Erdoğan ILDIZ    Aydınlık Gazetesi - Makale İletişimİletişim
 
 

 Giriş  Yayınlar Genel Açıklama Sayfası
  Mesleki 
 
  Felsefi
  Hikaye
  Şiir

 

 

 

01.05.1979

TARİHLİ AYDINLIK GAZETESİ

BÖLÜM I

 

KADINLARIMIZIN YARATTIĞI FARK EDİLMEYEN ZENGİNLİĞİMİZ HALI

 

Hazırlayan: ERDOĞAN ILDIZ - HALI EKSPERİ

 

Halı satışından petrol giderinin büyük bir kısmı karşılanabilir:

Kadınlarımız yarattığı fark edilmeyen zenginliğimiz halı, asırlarca bu topraklar insanının başlıca sanatlarından biri olmuş ve halen de olmaktadır. Bu sanat dalında çalışan insanlarımızın yarattığı değer senede yaklaşık  olarak 10 milyar Türk lirasını bulmaktadır. Bu muazzam rakam yurdumuzda üretilen diğer kalem mallara kıyaslanırsa (tütün, pamuk,vs.) Konunun önemini bir kez daha ortaya çıkar. Şöyle ki senede birkaç milyarlık bir pamuk üretimi için hükümetin taban politikası teşvik tedbirleri vs. bulunmakta ve konuyu yakından takip etmektedir. Aynı durum tütün içinde, başka tarım ürünleri içinde, mevzubahistir. Sanayi ürünlerinde de böyle bir denetim ve temel politikalar ,az çok vardır.

TEMEL POLİTİKA YOK:

 Yurdumuzun hemen hemen her yöresinde dokunan el halılarımızdan yüz binlerce insanımız ekmek yemektedir. Bu kadar çok kişiyi ilgilendiren bir konuda yurdumuzda maalesef belirli  bir temel politika ve yakından takip söz konusu  değildir. İşin her safhasında olan işlemler tamamen tesadüflere bırakılmış kendi halinde gitmektedir. Bu konuya getirilecek birtakım önlemlerle yurdumuza kazandıracağımız  döviz birkaç misli  artırılabilir.

Şu anda tüm halıcılığımızın çeşitli yollardan yurdumuza soktuğu döviz miktarı yüz milyonlarca doları bulmaktadır. Bu miktar artırılırsa, günümüz şartlarında konunun ehemmiyeti bir defa daha ortaya çıkar. Sırf petrole harcadığımız iki küsur milyar doları göz önünde bulundurursak elde  edeceğimiz gelirin en azından petrol giderlerine alternatif olduğunu görürüz.  

 GERİ KALMIŞ BÖLGELERDE ÜRETİLİYOR:

İşin ilginç olan yanı bu değeri üretmek için hemen hemen her şey Türkiye’de vardır. Bu konuda dışarıya bağımlı değiliz, yaratılmak istenilen bağımlılıkta bir iki önlemle bertaraf edilebilir. Konunun yöresel özelliklerini de hesaba katmakta yarar vardır. Halı dokunan yöreler genellikle geri kalmış yörelerimizdir. Dokuyan insanlarımızı genellikle Yörük tipi yaşantılarını  sürdürmektedir. Bunların yörelerimize göre dağılımlarını şöylece özetleyebiliriz. Doğu Anadolu’da: Kars, Erzurum, Van, Antep, Adıyaman, Malatya, Sivas, Kayseri. Orta Anadolu’da Konya, Niğde, Kırşehir. Güneyde Toros yörükleri, Antalya. Batı Anadolu’da Muğla, Isparta, Burdur, Kula, Balıkesir, Marmara’da Hereke, İstanbul diye sıralayabiliriz.

ÖNEMLİ NOKTALAR:

Konuyu böyle açtıktan sonra yazımızın gayesini şöylece özetleyebiliriz.

Halıcılığa tüm emeği geçen insanlarımızın adedi hakkında bir fikir vermek. Bu konuda alınacak kararların ne kadar insanımızı etkileyeceğini vurgulamak.

Halı kalitelerinde yükselmeyi sağlayan temel esaslara ışık tutmak. Üretimde kapasiteyi artırmak için  öneriler ve emekten tasarrufun yolları.

Halılarımızın pazarlanmasında üretimden kullanıma, kullanımdan dış satıma kadar olan ilişkileri aydınlatmak. Bu ilişkilerin koordine edilmesinin milli bünyemize yapacağı ek katkıyı belirlemek.

UYGARLIK TARİHİ KADAR ESKİ:

Yazının gayesini de böylece vurguladıktan sonra konuya tam bir bakış açısı verebilmek için, işin tarihçesini anlatarak söze başlayalım.

 Halıcılığın tarihi kadar eskidir. İlk insanların istedikleri  evsafta hayvan postlarını taklit etmek istemeleri ile doğan halı yapımcılığı günümüze kadar yenilenen desen ve renklerle gelmiştir. Bu uğraşlı işi anlatırken bunun halen günümüzde sosyal bünyemiz içindeki yerine işaret etmekte de yarar vardır. Halı dokuma sanatı anadan kıza geçen görme ile öğrenilen bir beceri sanatıdır. Kız küçük yaşlarda çevresinde ablalarının, annesinin ve diğer kadınların yaptıkları halıları görerek büyür, gelinlik çağına girince evin temel direği olan halıyı dışarıdan para verip almayacağı için (kapalı ekonomi sisteminde) bunu kendisi dokuyacaktır. Çeyizini dokurken aynı zamanda müstakbel kayınvalide namzetlerine becerisini  de kanıtlaması gerekmektedir. Böyle kapalı toplumlarda  iyi halı dokumayan, iyi becerisi olmayan kızlar güzel de olsalar makbul sayılmazlar. Çünkü esas olan üretken olmaktır. Evet kız böylece müstakbel kayınvalideler tarafından imtihan edilirken halısını dokur. Bu halıyı meydana çıkarabilmesi için şu işlemleri yapmalıdır.

ULUSAL NİTELİKLERİ BOZUYOR:

Genç kız önce en sevdiği kuzuların yünlerini birkaç sene biriktirir ve gerekli yünü elde ettiğinde, bu yünleri dere kenarında güzelce bir yıkar, bunun için köpüşte denilen gürz gibi bir tahta kullanılır. İyice yıkadığı bu yünleri kuruttuktan sonra basitçe yapılmış demir bir tarakta tarayarak bir köpük şekline dönüştürür. Bundan sonra bu yünü iplik yapması gerekmektedir. Başlar yünü eğirmeye, bunun içinde topaç şeklinde tahtadan yapılmış kirman denilen bir alet kullanılır. Bu işte maharet aynı çapta ve kuvvette yüzlerce metre ipi sağlam bir şekilde çıkarabilmektir.İstediği nitelikte ipi elde ettikten sonra bu ipleri boyamaya sıra gelir. Çevresindeki otlardan, köklerden, yapraklardan, böceklerden, boyama için malzeme toplar. Bunları kaynatarak kendi ananevi usulleri ile ipini boyar. Genellikle ağaçtan yapılan tezgâhını da uydurdu mu ipini gerer, başlar halısını dokumaya.

Ananevi desenleri zaten kafasındadır bunları genellikle bir kağıda dökmez, dökemez zaten kalem tutmasını da bilmez çoğunlukla. Elde ettiği halıyı yuvasında kullanır. Bu halı kuşaktan kuşağa kullanılarak geçer. İyice eskidiğinde ailenin bir ferdi paraya ihtiyacı olduğunda satar. Bunları toplayan gezginci esnaf büyük yerleşim yerlerindeki yarı toptancı esnafa satar, buralardan toptancı esnaflar toparlayarak önce yıkatır, sonra tamirini yaptırarak turistik mal satanlara veya ihracatçılara satar. Bu tür halılar bunca kullanımdan sonra yine de iyi fiyata dışarıya satılabilir.

Bu tarzda dokunan halılar birçok yöremizde kolay ticari kazançlar hesap edilerek milli bünyelerinden uzaklaştırılmış çalma ticari desen ve renklere dönüştürülmüştür. Bilhassa, bu yüz yılın başlarından itibaren yurdumuz halıları süratle milli bünyelerinden uzaklaşmışlar, birçok yöremizde malzeme, işçilik, desen ve renkler bozulmuşlar ve halen de bozulmaya devam etmektedirler. Son zamanlarda Avrupa’nın floşu ve boyaları halıcılığımızda kökleşme yolundadır. Bu durum için acilen önlem alınmalıdır.

Üretimin geleneksel ve sosyal tarafını böylece gördükten sonra  bir de ticari üretim tarzını görmekte yarar vardır. Halıların iyi dokunduğu ve ulaşımın kolay olduğu yörelerde tüccar müşterisinin seveceği tarzda renk, desen işçilik ve malzemeyi kullanma yoluna gitmiş, böylece o yörenin insanı kendi geleneksel çalışma tarzından yavaş yavaş uzaklaşmıştır. Tüccar çabuk üretim, hızlı satış yolunu genellikle benimsediğinden, ister istemez malzeme ve işçiliği bozmuştur. Bunun  istisnai halleri de mevcuttur, mühim olan bu istisnai olan ıslah halini yaymaktır.

KAÇ KİŞİ ÜRETİYOR:

Şimdi yukarıda bahsettiğimiz tüm üretim pazarlama fonksiyonları içinde emeği geçen kişileri toplu halde sunup, konunun kapsamına aldığı kişilerin adedi hakkında bir fikir sahibi olalım.

1.Yün işi yapanlar, 2. İplikçiler, 3. Boyacılar, 4. Tezgahçılar, 5. Dokuyanlar,  6. Küçük toplayıcı esnaf, 7. Toptancı tüccar, 8. Yıkamacılar, 9. Tamirciler, 10. Perakendeci ve ihracatçılar, 11. Bu işlerle uğraşan bürokratlar.

Bu işleri yapanları topladığımızda 1 milyonu aşan bir ordu görürüz. İyi bir üretim politikası ile bu çalışan adedi birkaç misli de artırılabilir. Bu da göz önüne alınırsa konunun önemi bir kez daha ortaya çıkar. Bu kadar çok kişinin kaderi yapılan üretimin kalitesi ile ilgilidir. Zira üretimdeki kalite düştüğünde uzun vadede bu insanlar işsiz kalacak veya emeklerini daha ucuza kaptıracaklardır. Üretimdeki kaliteyi artırdığımızda üretilen bu milli değerin birkaç misli fazla değere satılması mümkündür ve gayede bu olmalıdır. Yani ülkemizde 10 milyar lira civarında olarak tahmin edilen iç ve dış piyasaya yönelik üretim, akılcı bir organizasyonla 20-30 milyar liraya çıkarılabilir. Bu konuda en ufak bir ihmal toplumumuza en azından 10 milyar liraya  mâl olabilir.

BELİRLEYİCİ FAKTÖRLER:

Bu kadar önemli bir servete sahip çıkmak için halının kalitesini belirleyen faktörleri iyi bilmek lazımdır. Halının kalitesini belirleyen faktörleri şöyle sıralayabiliriz.

1.      İpin nevi ve kalitesi.

2.      Boyanın nevi ve kalitesi.

3.      İşçiliğin (düğümün) nevi ve kalitesi.

4.      Desenin nevi ve kalitesi.

5.      Yaş.

6.      Piyasalamadaki başarı.

Şimdi toplu halde gördüğümüz  bu faktörleri teker teker açarak anlatalım.

İPLİĞİN NEVİ VE KALİTESİ:

İp yapımında kullanılan maddeleri 3 sınıfta toplayabiliriz,

Bunlar:

1.      Hayvansal malzemeler

a)     Yün, b) ipek, c) Kıl vs.

2.      Bitkisel malzemeler:

a)     pamuk, b) keten, c) floş vs.  

3.      sentetik malzemeler :

a) Naylon, b) Perlon, c) Orlon, vs.

Bu üç malzeme türlerinin dayanırlıklarında muazzam farklar bulunmaktadır. Bunların içende en fazla dayananı hayvansal malzemelerdir. Diğer ikisine geleneksel halılarımızda pek rastlanmaz. Fakat daha evvelde belirttiğimiz gibi kişiler ticari halılara doğru eğildikçe 2. ve 3.sınıf malzemeler halıcılığımıza süratle giriyorlar. Bu durumda iyi savaşmak için iyi ile kötüyü bir birinden ayırt edebilmek lazımdır. İpin nevin bulmanın en iyi yolu da ipten bir numuneyi yakmaktır. En iyi malzeme olan yün, ipek yanmazlar. Alev tutulduğunda yanar, alev çekildiğinde sönerler ve saçın kılı gibi kokarlar. Diğer iki grupta olan ticari malzemeler alevle yanar, sentetik maddeler ayrıca eriyip yapışma durumu gösterirler.

Halılarımızda kullanmanız gerekin en iyi malzeme çeşidini böylece belirttikten  sonra, en iyi malzeme olan yünün değişik kalitelerini ve bu yünlerin değişik hükümlerini tanımada da büyük yararlar vardır. Yünün değişik  kalitelerini de şöyle özetleyebiliriz. 1. Kuzu yünü, 2. Koyun yünü, 3. Postlardan elde edilen yünler (canlı hayvan değil) 4. Tekrar devreye sokulmuş yünler (Eski eşyalardan, yün, çorap, pantolon vs. elde edilen paçavra yünlerin, naylon ile karıştırılarak yapılan yünler) Bu değişik kalitelerin içinde en iyi olanı kuzu yünüdür. Kuzu yünü parlak, yumuşak, yağlı çok dayanıklı olur, kullanıldıkça parlar. Koyun yünü parlak, yumuşak ve daha az dayanıklı olur. Yinede çok iyi yündür. Post yünleri kuru ve dayanıksız olurlar. En kalitesiz olan dördüncü sınıf yünden halıcılığımızı süratle temizlememiz gerekmektedir. Diğer bir  husus yünlerin bükülüş şeklidir. Belli başlı büküş şekillerini de şöyle sıralayabiliriz. a) Kirman (Topaç gibi basit tahtadan yapılmış bir alet)  b) Çıkırık (tekerlek gibi tahtadan yapılmış yarı mekanik ilkel bir alet). c) Fabrika bükümü.  Halıcılarımız arasında günümüzde yaygın olan görüş iyi yünün elde kirmanla iğirilmesi yönündedir,  şahsen ben bu kanaati paylaşmıyorum. Zira yün iyi olduktan sonra bu ipin el ile iğirilmesi için harcanan zamana yazıktır. İnsanımızın bunca emeğinin bonkörce harcanması yerine, iyi yünleri fabrikalarda bükme yoluna gidilmeli, tasarruf edilen zamanla üretimi artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.

 

02.05.1979

TARİHLİ AYDINLIK GAZETESİ

BÖLÜM II

Öz kaynaklarımız kaliteli üretim için elverişlidir

Emperyalist ticaret ve kültürün yönlendirmesi neticesi bilhassa 1940’lardan sonra halıcılığımıza kötü malzeme ve teknikler süratle girmişler ve halende girmeye devam etmektedir.

Bizim olan iyi değerlere sahip çıkarak batının teknolojisini uzun vadedeki çıkarlarımıza uygun olarak kullanıp, bu tür tertiplerle mücadele etmeli, kaliteli üretimi arttırmalıyız. Bu konuyu iyi anlatabilmek için bir misalden faydalanalım. Bugün sadece dış satıma dönük olarak üretilen Kayseri’nin Floş halıları, malzemenin ve boyanın iyi olmaması neticesi kısa zamanda yıpranacak, bir on beş yirmi sene sonra halıcılığımız için yüz karası olacaklardır. Halbuki şu anda, bu tür halılar yapılan cazip renk, motif ve işçilik sayesinde çok iyi satılıyor. Meseleyi uzun vadede düşündüğümüzde bu tür çabuk kazanç ve satım hırsının hiçte memleketimize hayırlı olmadığı anlaşılır. Ayrıca bu tür göz boyama türünden  yapılan halıdaki o güzelim işçiliğe yazıktır.

BOYANIN NEVİ VE KALİTESİ            

Boyaları da iki sınıfta toplamak mümkündür.  

A)    Tabii boyalar  B) Sentetik boyalar     

        

Tabii boyalar çevredeki otlardan,köklerden,hayvanlardan,böceklerden elde edilen boyalardır. İyi yapıldığında çok dayanır,solmaz, kullanıldıkça güzelleşir ve değeri artar. Nelerden bu tür boyaların elde edilebileceğini birkaç örnekle belirtelim. Soğan kabuğu çok güzel kırmızı, kahverengi ve bu renklerin değişik tonlarını verir. Zerdeçal ve safran çok iyi sarı ve tonlarını, boya kökü kahverengi ve kırmızının muhtelif tonlarını, kına kızılı, ağaç yosunu pembeyi verir. Yüzyılımızın başlarında emperyalistler ürettikleri boyaları satabilmek için tabii boyaların çok külfetli yapıldığı tezinden hareketle birçok yörede kök boyaların yapımını durdurmuşlar, bu tezden hareketle bilhassa Cumhuriyet’ ten sonra halıcılığımızı boyada dışarıya bağımlı şekle getirmişlerdir. Şu anda dünyada her tarafta iddia edilen tez halıların tabii boyalarla yapılamayacağı tezidir. Halbuki tabii boya yapmak o kadar da zor olan bir şey değildir yeter ki kolay olan dışarıdan alma alışkanlığını bırakalım, eski tabii boya formüllerini tekrar ıslah edelim. Sentetik boyalardan kurtulup, tabii boyaları halıcılığımıza soktuğumuzda, hemen hemen aynı miktarda emekle yaratılan mali değeri birkaç misli arttırabiliriz. Bu konuda gözden kaçırılmaması lazımdır. Çünkü hem döviz vermiyoruz kullandığımız boyalara, hem de bu tür boyalar halının değerini uzun vadede birkaç misli attırıyor, böylece yurt ekonomisine iki türlü faydalı oluyorlar. İpi ve boyaları anlattıktan sonra gelelim işçiliğin önemine.   

İŞÇİLİK(DÜĞÜM) NEVİ VE KALİTESİ: 

Halı literatüründe genellikle düğüm tarzları iki grupta toplanmaktadır.

1) Milli düğüm   2) Ticari düğüm   

Birinci gruptaki düğümlere  a) Türk düğümü b) Gördes düğümü c) Çift düğüm de denilir.

İkinci gruptaki düğümlere a) İran düğümü b) Sena düğümü c) Tek düğüm de denilmektedir.

Sınıflamayı Türk ve İran düğümü diye yapmadık, zira her iki memlekette de iki tür düğüm tarzı kullanılmaktadır. Hangi yörede ticari halılar gelişmişse o yörede ticari düğümler gelişme yoluna gitmişlerdir: Günümüzde halen de işçilik değiştirme çabaları sürmektedir.

Bu konuya böylece bir açıklık getirdikten sonra gelelim esas olan mühim mevzu ya. Şu anda yurdumuzda genel eğilim sık düğümlü, yoğun işçilikli İran ve Kafkas Kopyası halılar yönündedir. Bunu süratle bu etkilerden kurtarıp normal bir işçilikle düzgün ve ölçülü iş yapıp anormal bir efor sarf etmeden emeğimizin değerini fazlası ile alabiliriz. Çünkü dünyada şu anda aranan halıda ince işçilikten başka ölçülü iş,iyi malzeme, cazip kaliteli renkler ve öz desenlerdir. Yani tüm değeri ince işçilikte toplayıp, sadece bu konuya ağırlık vermek insanımızın emeğine yazık etmektir. Bir başka hususta, halıya verilecek işçiliğin üretim kapasitesi göz önüne alınarak verilmesi durumudur. Emek yoğun halılar, sadece bir sınıfın isteklerine cevap verecek özelliklerdedir. Halbuki üretim, tüm sınıflara hitap edebilmeli ve yaygın olmalıdır. Yaş mevzuunda göreceğimiz gibi, bu tür yaygın kullanımla eskiyen halıları, yine çok iyi fiyatla dışarıya satmamız mümkündür. Diğer yandan eskimiş halısını satan vatandaş elde edeceği parayla yeni bir veya birkaç iyi halı alabilecektir.

DESEN: 

Desenlerde iki grupta toplanabilir.

a)     Milli yöresel desenler

b)  Çalma ticari desenler

Halı dokunan her yörenin bayrak gibi değişmeyen milli bir desen ve renk kompozisyonu vardır, bu tür desenlere milli desenler denilir. Bu tür desenleri her zaman tanımak, isimlerini bilmek kolaydır ve eskidikçe kıymetlenirler. Milas, Yahyalı Taşpınar, Yağcıbedir, Döşemealtı, Kürt v.s. Bu tür desenleri kızlar atalarından gördükleri gibi kendi zevkleri ve anlayışlarını da katarak dokurlar. Bu sebepten hepsinin ayrı bir karakter yapısı bulunur. Ticari çalma desenlerde, o günün modasına göre bir desinatörün çizdiği renk ve desenleri yapmak mecburiyetindedir. Bu tür halılarda sanatsal, folklorla özellikler pek azdır. Çalışmalarımız belli başlı milli desenlerimizi geliştirici, bu desenlerimizdeki renk kompozisyonlarını ıslah etme yönünde olmalıdır. Çünkü desenler ne kadar milli, işçilik ne kadar ince olursa olsun berbat renk kompozisyonlu halıyı kimse almaz. Desenin etkilediği diğer bir konuda uzun vadede eskiyen bu tür halıların değerlerinde meydana gelen artmalardır. Desenlere dikkat etmekle dış satımda en azından yüzde elli avantajlı duruma gelebiliriz.

YAŞ : 

Yaş, halı için mihenk taşıdır.

İyi halı kullanıldıkça güzelleşir. Kötü halı kullanıldıkça çirkinleşir.

Bu gerçeğin ışığında işin uzun vadede ekonomik yönüne baktığımızda bir takım gerçekleri daha iyi görürüz. Bugün iç piyasaya hitap eden halılarımız genellikle insanımızın kullanmasını müteakip hemen hemen  yok pahasına yurt dışına satılmakta veya evlerde yıpranıp gitmektedir. Halbuki akıllı bir piyasa şekillendirmesi ve reklamla halkı aydınlatıp, halılarda kaliteleri, maksimum seviyede kullanıp tekrar satmaya göre ayarlarsak, sonuçtan birkaç misli kârlı çıkabiliriz. Halıcılığımızda en geri kalmış mevzulardan biri halının pazarlamasıdır. Bu sebepten Bu konuyu da ayrı paragraf olarak anlatacağım.

PAZARLAMA 

Bu konuyu A sın dan Z sine tekrar planlayıp üretilen bu milli değere sahip çıkmak lazımdır.

               Üstteki beş paragrafta belirtilen şekilde dokunan halılarımıza ilk önce kullananın sahip çıkması lazımdır. Yurdumuzda yanlış kullanım neticesi milyonlarca liralık değer heba olmaktadır. Bunun için halı satıcılarının gerekli bilgileri kullanana aktarabilmeleri için onların gerekli bilgileri elde edebilmelerini kolaylaştıracak yayınlara öncelik tanımalıyız, diğer yandan kendi insanımıza milli desenlerimizin ekonomimiz içindeki yerini anlatabilmeli, halkımızda bu tür halılara talebi yaratacak modayı geliştirmek için yoğun yayın yapmalıyız. Diğer yandan konunun kârlılığını kullanana anlatabilmeliyiz. Malın iç piyasada rahat satımını gerçekleştiren, satıcısını yetiştiren, alıcısının iyi kullanım yapmasını sağlayan yayınlardan sonra ağırlık verilmesi gereken diğer mevzular sırasıyla şunlardır: Kullanılan bu halıların doğru yıkamasını yapabilecek, iyi tamirini yapabilecek kadronun oluşması için bu konuda gerekli kurslar açılmalı, konunun önemi görülmelidir. Diğer yandan düzgün şekilde eskiyen bu tür halılarımızı gerekli şekilde tanıtacak yabancı lisanlarda yayın yapılmalı gerekli alıcının oluşması sağlanmalıdır. Bu arada bunları dışarıya satan kimselerin esas bilgileri elde edebilmeleri için bol eğitici yayın yapılmalı, satımda bürokratik engeller kaldırılmalı, bu konu bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bu konuda devletimize halıcımıza, yazarımıza, bilim adamımıza pek çok vazifeler düşmektedir. Üreticinin bu pazarlama işlemleri içinde fazla değer almasa da bu pazarlama mekanizmasının islah edilmesi neticesinde olacaktır. Köylerde dokunan her halının şu yollardan dış satımı yapılmaktadır. Dokunan halı küçük toplayıcı esnaf veya kooperatifler eli ile toptancı veya perakendeci esnafa satılmaktadır. Perakendeci esnaf genellikle komisyoncu rehberlerin aracılığı ile gelen yabancı müşteriye bu halıyı satmaktadır. Bu işlemler ve aracılar sayesinde, on bin liradan üreticiden çıkan yabancı müşteriye otuz, kırk bin lira arasında ulaşır. Bu kâr çeşitli kademedeki aracılar arasında bölüşülür. Esas olan bu fiyatlara satılan halının fiyatını düşürmeden bu kâr dağılımında üreticinin payını arttırabilmektir.

 

                                                               BİTTİ  

 

 

 

 

 

 

 

MAKALEDE KULLANILAN BAZI RESİMLER

 

 

YÜNÜN DEREDE KÖPÜŞTE İLE DÖVÜLÜŞÜ

KİRMAN İLE İPİN EĞRİLİŞİ

 

 

 

 

KİRMAN İLE İPİN EĞRİLİŞİ

BİTKİSEL BOYA ELDE EDİMİNDE KULANILAN BAZI BİTKİLER

DOKUMASI BİTMİŞ OLAN HALI YARI MAMUL SAYILIYOR.MAMUL HALE YIKANDIKTAN SONRA GELİYOR

KULANILAN HALILARIN TAMİRE BAKIMA DA İHTİYACI VAR

 

 
 


 

© Erdoğan ILDIZ, Her hakkı saklıdır, yazılı izin olmadan çoğaltılamaz ve dağıtılamaz