Erdoğan ILDIZ    Aydınlık Gazetesi - Makale İletişimİletişim
 
 

 Giriş  Yayınlar Genel Açıklama Sayfası
  Mesleki 
 
  Felsefi
  Hikaye
  Şiir

 Gücün Kaynağı
Sayfalar
1 2 3 4 5
6 7 8 9 10
11

 

 

 

Akşam el ayak çekildiğinde Paul, Romeo’ nun odasına süzülüverdi. Kısa bir hoşbeşten sonra Paul hemen sordu “ Neydi bana söyleyeceğin büyük sır? ”

Bu gezegende paylaşıma kapatılmış oksijen sağlayıcı bir reaktör var. Bunu devreye sokarsak bu gezegende hayat daha güzel olacağı gibi, sömürünün boyutları da minimize edilebilir. Üstü kapalı olarak yaşıtlarımıza vermek istediğim mesaj bu idi. Bunu gizli tutacağına ve bu uğurda taraftar toplayacağına söz verirsen sana daha derin detaylar verebilirim.

Romeo, Paul’ u ilk gördüğünde iyi anlaşacaklarını hissetmişti. Nitekim Paul, Romeo’ nun çok iyi bir havarisi olmuştu. Kısa zamanda etrafına Romeo’ nun fikirlerine inanan pek çok genci toplamıştı. Dinozor krallığında geçirdikleri birkaç gün zarfında Romeo’ nun başlattığı hareket oldukça güçlenmişti.

Bu hareketi yöneten komitede Romeo başkan olarak, Ali ve Paul başkan yardımcısı olarak, Romeo ile birlikte yola çıkan diğer 3 öğrenci de üye olarak görev yapıyorlardı. Başlattıkları hareketin ismini Romeo “ Prometyus hareketi ” olarak koymuştu.

Romeo ile görüşen Paul odasına döndüğünde çok heyecanlıydı. Sabah olurken ancak uyuyabildi. O gün başlayacak olan seremoniler için her tarafta hazırlıklar son hızı ile devam ediyordu. Önce baş dinozorun önünde sıralanacak, bağlılık marşını okuyacaklardı. Sonra her sınıf ayrı ayrı resmi geçit yaparken maharetlerini gösterecekler, baş dinozorun dikkatini çekmeye çalışacaklardı. Baş dinozorun seçtiği 3 kişi ile baş dinozor yemek yiyeceklerdi. Bu yemek seçilen 3 kişiye bazı ayrıcalıklar getireceği için çok önemliydi. Bu seçimin galibi olmak için bir sloganda anlaşmışlardı. Bu slogan şöyleydi “ yarınlar bizim”.

Ertesi gün olaylar tam plânladıkları gibi gelişti, zaten baş dinozor her krallıktan gelen sivri çocuklar hakkında okula başladıkları andan beri istihbarat toplamakta olduğundan, birlikte yemek yiyecekleri çocukları seçmekte zorlanmadı. Bunlar Romeo, Ali ve Paul idi.

Akşam sofra muhteşem hazırlanmıştı. Dekor ve genel atmosfer etkileyiciydi. Baş dinozor süratle konuya, yani yoklamaya girdi.

Romeo’ nun diğerlerinin lideri olduğunu bilircesine ilk soruyu ona yöneltti.

Söyle bakalım Romeo, Mars’ ın düzeninde ne gibi eksiklikler görüyorsun? İleride ne olmayı düşünüyorsun? Yapmak istediğin projeler nelerdir?

Romeo sakin ve kontrollü sözcüklerle söze başladı. Daha adil, daha özgür, bencilliklerden arınmış, sevgi dolu bir Mars istediğini dile getirdi. Mars’ ta okuma yazma oranı çok düşüktü. Liseden sonra yüksek öğrenimini eğitimci olarak yapmak istediğini bildirdi. Ayrıca kimyaya ve fiziğe çok ilgi duyduğunu yeni yöntemlerle Mars’ ta bol oksijenin elde edilmesi gerektiğini de vurguladı.

Baş dinozor birden prometyus hareketinin ne olduğunu sordu.

Romeo bilginin ne çabuk baş dinozora ulaştığına hayret etmesine rağmen renk vermeyerek, prometyus hareketinin bilginin tanrıların tekelinden kurtarılması olarak özetledi. Bunun sembolik bir kavram, bir slogan olduğunu belirti. Bu slogan ile Mars’ a görülmemiş mutlulukların taşınabileceğinin altını çizdi.

Baş dinozor aldığı cevaplar karşısında pek şaşırmış gibi görülmüyordu. Romeo’ ya notunu tam vermişti ve onu yakın takipte tutacaktı. Paul’ a dönerek aynı soruları ona da tekrarladı.

Paul  hukukçu olmak istediğini inançların revize edilmesinin zorunlu olduğunu belirtti. Şu an kadın erkek arasında derin uçurumlar olduğu gibi, sosyal kanunların da yetersizliğinden bahsetti ve ancak bunları hukukçular veya peygamberlerin değiştirebileceğinden söz etti.

Baş dinozor bu yanıttan da rahatsız olmamış gibi görülmekle beraber içinde bir huzursuzluğun yükselmekte olduğunu hissetti. Yeni nesil yaman geliyordu ve gelecek günlerde asayişi kontrol etmek kolay olmayacaktı.

Aynı sorulara cevap verme sırası Ali’ ye gelmişti. Ali araştırmacı ve yazar olarak istediğini belirterek söze başladı. Pek çok sorunun yanıtına cevap bulmak gerektiğini ve bu çalışmaların yetersiz kaldığını vurguladı.

Baş dinozor her üç çocuğun da şimdiye kadar ağırladığı çocuklardan çok farklı olduğunu görünce bir taraftan bunları mahiyetine yetiştirmekten mutlu olacağını düşünürken, bir taraftan da hükümranlığının tehlikede olacağını ta derinlerinde hissetti. Çok dikkatli olması gerektiğini anlamıştı. Bunların başı boş bırakılmamalıydı.

Yemeğin sonunda baş dinozor her üçüne de birer iri kristal ihtiva eden kolye hediye etti. Bu kolyeler her sene verilen kolyelerden farklıydı. Bu kolyeleri hiç çıkarmamalarını isteyen baş dinozor, bu kolyeler sayesinde her gittikleri yerde ayrıcalık göreceklerini belirtti.

Kolyeleri verdikten sonra baş dinozor yemekten ayrıldı. Çocuklar o akşam ve ertesi gün serbestti. Artı dostluklarının tadını çıkaracak biraz zamanları vardı.

Romeo, baş dinozorun kendilerine farklı bir kolye verdiğini düşünürken bu sırada baş dinozor da, yardımcısına verilen kolyelerin takanı izleme kabiliyeti sağladığını anlatıyordu.

Yemek sonrası arkadaşlarına baş dinozor ile yaptıkları konuşmaları anlatıp aldıkları kolyeleri gösterdiler. Artık otele dönme zamanları gelmişti.

Romeo odasına çekilip yatmaya hazırlanırken birden ruhunun derinliklerinden bir çağrının benliğini sardığını hisseti. Hemen durup, oturma pozisyonu alarak konsantrasyonunu artıracak şartları sağlamaya çalışırken, çağrı tüm bedenini sarıyordu. Gözlerini kapayınca karşısında Juliet’ i gördü. Çağrı telepatik olarak Juliet’ ten geliyordu. Evren dağıtım merkezinden sonra ilk defa temas kuruyorlardı. Juliet, Romeo’ yu merak etmişti, ne hallerdeydi? Romeo durumu kısaca özetledi, uğraş yeni başlıyordu ve burada yapacak çok şey vardı. Bu gezegenin tarihini değiştirecek uğraşların arifesindeydi. Bu uğraşlar beyin gücünü yükselteceği gibi eksik tuğlalarını da artıracaktı.

Romeo da Juliet’ in neler yaptığını merak ediyordu. Tam Juliet olanları anlatmaya başlıyordu ki Ali ile Paul Romeo’ nun odasına girdiler. Romeo kapıyı kilitlememiş olmasına çok kızdı. Ali ve Paul Romeo’ nun oturmuş ve kendinden geçmiş trans haline çok şaşırdılar. Ne yaptığını anlatmasını istediler. Romeo Juliet ile ilişkisini ve telepatik iletişimin esaslarını anlatmak zorunda kaldı. Ali bunu Mısır’ da da bazı üst düzey yöneticilerde görmüştü ancak öğrenme fırsatı olmamıştı. Her ikisi birden bu iletişim şeklini öğrenmek istediklerini bildirdiler. Vakitleri kısıtlıydı, hemen işe koyulup ilk eksersizleri yapmaya başladılar. Bir müddet sonra oldukça mesafe kat etmişlerdi. Ertesi gün hedefe gidebilecek kadar neticeye yaklaşıp, vedalaştılar.

Ertesi gün tekrar Romeo’ nun odasında buluşup son rötuşları da yapıp hedefe vardılar. Durum mükemmel olmuştu. Tam çıkacakken Ali özel ıslığın Paul’ a da öğretilmesinin faydalı olacağını belirtti. Tekrar denemeler başladı, akşama doğru bu iş de halloldu, gezip tozacak çok az zamanları kalmıştı.

Biraz dolaştıktan ve ailelerine çeşitli hediyeler aldıktan sonra son toplantı için buluştular. Sekiz yıllık ilk öğretimleri sona ermiş, 3 yıllık lise dönemi ve arkasından üniversite öğrenimlerine uzanan en az 8 veya 10 yıllık bir dönemde arkadaşlıklarını ve ilişkilerini nasıl devam ettireceklerini, nasıl haberleşeceklerini konuşmaları gerekiyordu. Romeo iletişimin koordinatörlüğünün Ali tarafından yapılmasını, onun dinozor krallığında bulunmasının avantaj olduğunu bildirdi. Herkes kendi havarilerini iyi seçmeliydi, hainler ve ihbarcılar prometyus hareketinden temizlenmeliydi. Baş dinozor ne çabuk olaydan haberdar olmuştu. Bu durum büyük bir tehlikenin habercisiydi. Kendi aralarında daima telepatik haberleşme yöntemini kullanacaklar, genel iletişim yöntemlerinden kaçınacaklardı. Mümkün olursa yılda bir dinozor krallığında bir araya gelmek için neden yaratacaklardı. Bu kararlar alındıktan sonra herkes kendi odasına çekildi.

Romeo odasına girer girmez bu defa kapıyı kilitlemeyi ihmal etmedi. Hemen trans durumuna geçecek pozisyon aldı. Juliet’ e ulaşmak kolay olmuyordu, tam Juliet ile temas kuruyor, ancak bağlantıları garip bir şekilde kesiliyordu. Juliet Romeo’ ya boynundaki kolyeyi çıkarmasını söyledi. Romeo derhal söylenileni yaptı. Kısa bir zaman sonra Juliet karşısındaydı. Juliet, Romeo’ ya taktığı kolyenin iz bırakan ve iletişimi engelleyen bir niteliği olduğunu belirtti.

Juliet’ in durumunu çok merak ediyordu. Oda 15 yaşında bir genç kızdı ve toplumu ile çelişkileri su yüzüne çıkmak üzereydi.

Juliet yavaş yavaş anlatmaya başladı, Galaktika’ da vücut bulduğu ailesi oldukça fakir bir aile idi. Karı koca ve 2 erkek çocuklarına ilaveten 3. Çocuk olarak

Juliet’ i Galaktika’ ya  getirmişlerdi. Baba oldukça büyük bir sitenin kapıcılığını yapıyor. Annesi de gündelikçi olarak ev temizliğine gidiyordu. Her iki erkek kardeşi de eğitimlerini ancak bitirmek üzereydi. Galaktika’ da çocuk yetiştirmek oldukça masraflı bir iş olduğundan genellikle çocuk sayısı bir idi. Beş kişilik bir ailenin geçimini sağlamak pek çok kişinin göze alamayacağı şeydi. Devamlı kaynak sıkıntısı çekiyorlardı. Bu gezegende bir yarış vardı. Bilgi yarışı. Herkes bir çok konuyu araştırıyor, bir çok araştırmayı finanse ediyor. Her gün sayfalar dolusu rapor okuyor, sayfalarca rapor yazıyor, gün bir türlü yetmiyordu.

Juliet okula gidene kadar ailede bir sorun yaşanmadı. Okula başlaması ile birlikte ailesi, okul ve öğretmeni arasında gittikçe şiddetlenen bir sorun yaşanmaya başladı. Öğretmene göre kız kendi gelişimini engelliyordu. Öğrenememesi, mahsustan oynanan bir aptallık senaryosunun arkasına sığınılarak gerçekleştiriliyordu. Gerçekte Juliet zeki ve gelişmeye yatkın bir kızdı. Öğretmenin çözemediği bir şey, Juliet ’in kendi gelişimini bilerek, isteyerek engelleyen bir tutum içinde olmasıydı. İlk başlarda aile bu görüşe karşı çıkıyor, kızını farklı biçimlerde savunuyordu. Birkaç yıl geçtikten sonra Juliet ’in ailesi de öğretmenine hak vermeye başladı. Bu durumun sebebini bulmak için birlikte hareket etmeye başladılar. Bu Juliet için bir müddet şans oldu, zira okul yönetimi bu tür haller için derhal okuldan uzaklaştırma veriyordu. Aile ve öğretmenin iş birliği bu süreci biraz uzatmış oldu. Yoksa özel eğitim merkezi denilen öğrenme kamplarına çoktan gitmiş olacaktı.

Bu öğrenme kamplarında her yaştan ve sınıftan insanlar bulunuyordu. Bu insanlar, koydukları ve onlar için koyulan hedeflerin gerisinde kalmış kişilerdi. Belirli fazlarla sapmalar kontrol ediliyor, 3 defa ölçümde hala sapmalar kapanmamışsa sistem kişiyi öğrenme kamplarına göndermektedir. Sistemi öğretmenler idare ettiklerinden öğretmenin inisiyatifi oldukça belirleyici rol almaktadır. Öğretmenlerin erteleme inisiyatifleri de maksimum 1 yıl ile sınırlı olduğundan Juliet ilk öğreniminin 3. yılının onunda soluğu öğrenme kamplarında aldı.

Öğrenme kampında kendi geçimini sağlayacak işleri de yapmak zorunlu olduğundan 10 yaşında bir kızın öğrenmesi gerekecek pek çok şey olacaktı.

Beş sene de oldukça olgunlaşmış, pek çok tecrübeler edinmişti. Yine de yaşıtı olan kızlara göre oldukça geriydi. Bir Galaktikalı’ dan çok bir dünyalıya benziyordu kafa düzeyi bakımından. Ancak bu kendi seçimiydi ve bu güne kadar herhangi bir baskı görmemişti. Ancak bundan sonra durum farklı olacağa benziyordu. Son günlerde daha sıkıştırılmış, intensiv öğrenim veren adalar topluluğuna gönderilmesi gündeme gelmişti. Gelişmeme için mücadelesi burada başlayacaktı. Şu an kendini sıkıntıda hissettiğinden Romeo ile temasa geçmişti.

Romeo’ yu hala deliler gibi seviyordu ve aynı karnasyonu aynı tuğla sayısı ile yakalamak ana hedefiydi.

Romeo da ona, kendisini deli gibi sevdiğini, aldığı misyonlarla eksik tuğladan eser bırakmayacağını, şu anda bile gezegenin gelecekteki liderliğine aday olduğunu, daha çok basınç ve yük almayı plânladığını bildirdi.

Tam o sırada kapının çalındığını fark eden Romeo, istemeyerek seansı kesmek zorunda kaldı. Gelen kişi valizleri almaya gelen bellboy du. Gelen kişi Romeo’ nun sırılsıklam halini görünce, sabah koşusundan mı geldiğini sordu.

Anlaşılan Romeo sabaha kadar trans halinde kalmış, oldukça da zorlanmıştı. Bu onun kendi bağlantısı olarak ilk trans haliydi.

Odasını henüz toplamamış olduğundan, süratle bu işe girişti öncelikle. Yalnız yüreğinde hoş bir duygu ve huzur vardı artık. On beş sene her 2 tarafın duygularını azaltmamış daha da artırmıştı. Bu çok güzel bir şeydi. Sonsuz yaşamın sırı bu sevgide gizliydi.

Bukalemun krallığına döndüklerinde Romeo’ nun ilk işi prometyus hareketinin tüm krallıklarda örgütlenmesi için bir çalışmayı başlatmak oldu. Bukalemun krallığının komite başkanlığını kendisi, yönetim kurulu üyeliklerini de birlikte yola çıktığı üç arkadaşı yüklendiler.

Lise tahsili sırasında Romeo bir efsane haline geldi. Öyle şeyler yapmıştı ki buna kendisi de inanamıyordu. Önce oksijen yetmezliği ve toplumdaki geri zeka davranışlar konusunun üstüne eğildi. Toplumun fikirsel platformunun yükseltilmesi için daha kaliteli ve bol oksijene ihtiyaç duyulmaktaydı. Bu oksijenin nasıl sağlanacağı konusunda bir fikri ve bu doğrultuda bir planı vardı. Ancak bu planı devreye sokmadan önce bu çalışmaları yapabilecek militan bir ekibin oluşturulması gerekmekteydi. Öncelikle çalışmalarını bu konu üzerinde yoğunlaştırıyordu.

Sürüngenler arasında kafası realitelere yatkın kişileri tespit için bazı sorular soruyordu ve aldığı cevaplar sayesinde kişi ile ilişkisinin seviyesinin hangi düzeyde olduğunu tespit edebiliyordu. Bu sorulardan en ilginci şu idi; evrende Mars gezegeni bir noktadan daha küçük bir yer kaplar, sayılmayacak kadar çok olan Mars ve benzeri gezegenleri eğitmek için yaradan, yüzlerce binlerce eğitmen gönderiyor tayin ediyor. Bu azizler, bu eğitmenler, bu peygamberler sayesinde eğitilen kişilerin tuğlalarının sayısının artması sonucu yaratanın kârı ne olacaktı.

Kolektif bir zihniyetle konuyu ele alanlar işi çözüyorlardı. Tüm beyinlerin ortak bilgisinden oluşan yaradan zihniyeti, çalıştığı muazzam ekibin ortak kalitesini ne kadar çok yükseltebilirse ızdırabı da o ölçüde azalıyordu. Yani ekip için gelişmemişlik toptan ızdırap, gelişmişlik ise toptan mutluluktu. Bu mutluluğu sağlayabilmek için sonsuz eğitilmiş insan kaynağına ihtiyaç duymaktaydı yaradan. Ancak gelişmemiş kişilerin bu fikri anlamak şöyle dursun, fikrin yakınından bile geçmesi beklenmeyecek bir olaydı.

Kişilerin seviyesi bu gibi sorular ile ölçülürken, pozitif cevaplar verenler içinden tespit edilen kişilerle muhabbetin derinleştirilmesine özen gösteriliyordu.

Lisenin ilk ve ikinci yılı bir taban oluşturma çalışması ile geçti, artık 2. yılın son aylarındaydılar ve kimya ve felsefe çalışmaları son hızla gidiyordu. Geçen sene ekibi ile yaptığı senelik buluşmadan sanki büyük dinozorun haberi olmuş gibi idi, bu sene ki buluşma Romeo’ yu huylandırıyordu. Baş dinozorun hediye ettiği kolyelerdeki kristallerin iletişimi engelleme gücü olduğunu ve takanı rahatça izleme olanağı verdiğini Juliet daha o zaman söylemişti ancak bu ve benzeri kolyelerin prestij gücü muazzamdı, bu yüzden üstünden çıkaran sanki sosyal bir hücuma uğruyor, prestij kayıp ediyor, kişiler arasında müthiş bir merak konusu oluyordu. Bu yüzden toplum içinde kolyeleri çıkaramıyorlar, ancak özel yaşamlarında  ondan birkaç metre uzakta kalabiliyorlardı. Böyle kolyeleri taşıyan kişiler ayrıca koruma adı altında polis tarafından da izlendiklerinden, kolye bir yerde bırakılıp başka bir yere gidildiğinde ve gideni polis izlediğinden, polisin üzerindeki benzeri taştan gelen sinyal ile kolyenin sahibine ait sinyal oldukça uzaklık gösterdiğinde güvenlik güçleri harekete geçmekteydi. Romeo henüz bunu bilmiyordu ancak kısa zaman içinde öğrenecekti. İki yıldır bazı olaylar arasında bazı ilintilerin oluşundan şüpheleniyor ancak yoğun olarak çalıştığı bazı konulardan vakit ayırıp bu gibi konular üzerinde yoğunlaşamıyordu. Nasıl oluyor da kolyesini evde unuttuğu zamanlar bir sivil polis çemberi koruması ile birlikte kendini yakın markaja alıyor, ayrıca evinin civarında güvenlik önlemleri artırılıyordu. Gerçi kolyeyi evde unuttuğu zamanlar pek nadir sayılırdı ancak bu durumda olağanüstü bir mekanizmanın harekete geçtiği meydandaydı.  

Sayfa 9

 
 
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
 


 

© Erdoğan ILDIZ, Her hakkı saklıdır, yazılı izin olmadan çoğaltılamaz ve dağıtılamaz