VII.
Milas yöresinde dokunan halıların teknik özellikleri:
A. Yün :
Milas yöresinde
rastlanan 4 tip halıdan tümünde de halen kirman
ipine rastlamak mümkündür ,çıkrık ve kirmanla eğrilen bu
tip ipler için genellikle en iyi
yünler kullanılmaktadır. Bu yünler ise 35 mikronu aşmayan
kuzunun sırt ve boyun yünlerinden elyaf uzunluğu 10 cm in üzerindeki
yünler tercih edilir. Ancak genel üretim içinde bu tip yün
kullanımı genelin %5 ini bile bulmaz. Üretime imtina eden köyler
fabrikada çekilmiş beyaz ipi tüccardan satın alır,aldığı
ipi sıcak su ile yıkayıp aklar ,sonra kendi usulüne göre
boyar. Köylü aldığı ipin kalitesine özen gösterir mevcutlar
arasından kaliteye özen gösteren fabrikanın ipini seçer. İşi
ticarete dökmüş köyler ise boyalı ipi tüccardan hazır alır,bunla
halısını dokur. Bu hazır ipler genelde tabak yünü ve bir
miktar yapağı ihtiva ederler. Bu tip yünlerden yapılan halının
ömrü hal-i ile kısa olur. Köylü bu tip iplerde kaliteden çok
fiyatı arar.
B. İp :
Yukarıda ip çekiminde kullanılan yün hakkında gerekli bilgileri vermiştik.
Şimdi de çekim kalınlıkları hakkında bilgi vereceğiz. Günümüzde
Milas üretiminde kullanılan havlık ipin kalınlığı Isparta
deyiş tarzı ile 2.5 numara iptir. Uşak deyim tarzına göre de
40 gramlık ip tir havlık Milas ipi. Çözgüde ise bükümlü 25
gramlık ( 4 numara
ip ) 3 kat olarak büktürülerek kullanılır. Ara atkısı için
de 40 gramlık ( 2.5
numara ) ipin az bükümlüsü bakır rengine boyatılarak kullanılır.
C. Boya :
1860 lar dan sonra süratle dünyaya yayılan Alman anilin boyalar el halısında
da kök boya yapımını geriletmiştir. Eski halılarda %100 görülen
kök boyalar göreceli olarak azalarak günümüzde çok dar bir
alana sıkışmıştır. Çok nadir olarak günümüzde %100 kök
boya halıya rastlanabilmektedir. Ancak büyük çoğunluk hazır
iplerle anilin boyalar ile çile boyama tekniği ile boyanmakta
,zaman zaman yine çile boyama tekniği ile krom veya metal
kompleks olarak boyanmaktadır. Son zamanlarda Milas harici yörelerde
dokunan Milasların hemen hepsi de harman boyama tekniği ile krom
boyalarla boyanmaktadır. Artık boyacı boyasına yörede
rastlanmamaktadır. Bu iş kolu rantabıl olmaktan çıkmıştır.
Beyaz ip alıp ta kendi ipini kendi boyayan pek çok köy de de
karma boyama tekniği kullanılmaktadır. Boya kökü ile baz renk
elde eden köylü kazana değişik renklerde toz boya katarak değişik
renk armonileri elde etmektedir. Tüm renklerin kök boyalardan
elde edildiği köy bulmak oldukça zordur. Yine de yörenin köylü
kadınlarının kullandıklarını söyledikleri bitkilerden bir
liste vererek konuyu tatlıya bağlayalım.
Kaynak : Milas
ticaret odası haber bülteni Ekim 1997 s.9
Kaynak :Türk halı sanatında Milas yöresi halılarının, önemi,gelişimi,örnekleri.
Mehmet Özalın 1995 Üni. Bitirme ödevi
Kaynak: Berna
Sevinç,Milas camilerindeki Milas halıları konulu yüksek lisans
tezi
Kırmızı: Boya kökünden elde
ediliyor ( Rubia Tinctoria )
Sarı :
Menengeç yaprağı, Piren ( Hypericum Empeterifolium )
Açık sarı : Menengeç yaprağı,boya
ve çamur suyu
Yeşil : Hayıt yaprağı
Siyaha çalan koyu yeşil : Hayıt
yaprağı ve göktaşı
Kahverengi : Ceviz kabuğu,Yarpuz (
Mentha Puleglum )
Açık kahverengi: Ceviz kabuğunun
ikinci suyu
Haki renkler : Meşe palamudu,Mazı,Cehri
Deve tüyü ve sıçan tüyü
renkleri : Yarpuz ismi verilen yabani Naneden elde edilir.
Sarı : Hayıtın filiz ve
yapraklarından elde edilir.
Mavi: Çivitten ve indigodan elde
edilmektedir.
Bu listeyi uzatmak mümkündür.
Biz burada işi ustalarına bırakıp okuyucuya sadece bu konu
hakkında bir fikir vermek istediğimizi belirtelim.
Bilindiği gibi kırmızı,mavi ve
sarı ana renklerdir bu renklerin karışımından sonsuz renk türevleri
ortaya çıkar her ailenin kendine özgü boyama formülleri ve
usulleri bulunmaktadır. Bu yüzden el dokuması ,kök boya halıların
bir benzerini bulmak nerdeyse imkansızdır denilebilir.
D. Desen :
Yörede
desenler anadan kıza görme usulü ve dene yanıl ,düzelt metodu
ile geçerler. Deseni kareli kağıda aktaracak kapasitede kişiye
nadir rastlanır. Milas ismi altında toplanan 4 kategori halıdan
200 ün üstünde desenden söz etmek mümkündür. Bütün bu
desenlerin bir arada olabilmesi için gerekli çalışmayı ayrı
daha geniş bir çalışma olarak ele almak gerekir.
E. İşçilik
ve kalite :
Genelde
10 cm2 de eninde 25 boyunda da 35 Gördes
tipi çift düğümün atıldığı tipik bir Yörük halısıdır.
Bu tip halılar 25 x 35 = 87.500 düğüm /m2
kaliteleri ile yaklaşık olarak 20 ila
40 gün arasında bir seccade ebadındaki halıyı dokuyucu
ustalığına ve hızına bağlı olarak bitirebilir. Şimdi bu
varsayımı matematikle onaylayalım. Diyelim ki dokunan halı 120
cm en ve 180 cm boy ölçülerinde olsun. 25 x 35 kalite bir halının
1m2 sinde 87.500 düğümün olduğunu yukarıda belirtmiştik.
Dokunan halının kaç m2 olduğunu halının
eni ve boyunu bir birleri ile çarparak 2.16 m2 olarak
buluruz. Türkiye genelinde yukarıda belirttiğimiz sıklıkta
bir halıya normal bir dokuyucu evdeki çalışma şartlarında günde
6000 düğüm atabilmektedir.Bu açıklamayı müteakip aşağıdaki
formül daha anlaşılır olur.
120 x 180 = 2.16 x 87.500 = 189.000 : 6000 = 31.5 gün
de istediğimiz ebat ta bir halının dokunabileceği
hesaplanmış olur. Konuyu daha iyi anlatabilmek için biraz daha
açarsak.
Yukarıdaki formülde 120 cm eninde
180 cm boyunda klasik bir Milas seccadenin 2.16 m2 halı olduğu
ve bu Milas halısının 1 m2 sinde 87.500 düğüm olduğundan
hareketle seccadenin tamamında 187.500 düğümün olduğu görünmekte.
Türkiye standardında normal bir köy evi dokuyucusunun günde
6000 düğüm attığı varsayılarak ,böyle bir dokuyucunun halıyı
31.5 günde bitireceği gerçeği ortaya koyulmuş oluyor.
Dokuyucu usta ise süre daha da kısalacak,dokuyucu acemi ise süre
daha da uzayacaktır. Bir seccade halının vasat bir dokuma hızı
ile 30 günde bitirildiği var sayılırsa ( Bu süreye yünün
hazırlanması, eğrilmesi, boyanması, yıkanması için harcanan
zamanlar dahil değildir,sadece dokunması 30 gün zaman almaktadır.)
ortaya çok garip bir görüntü çıkmaktadır. Günümüzde bir
tarım işçisinin günlük yevmiye ücretinin 7$ olduğu göz önüne
alınırsa ve bir halı dokuyucusunun bir tarım işçisine
nazaran daha nitelikli bir konumda olması gerektiği bir realite
ise, bakalım halı işçisinin eline geçen para adil midir ?
Bir
seccade için 30 günlük süre gerektiğine göre
30 X 7 = 210 $ ücret
alması gereken halı dokuyucusu , bu amele ücretleri ile
hesaplanan meblağı hayal bile edememektedir. Günümüzde fakir
ülkelerin korkunç rekabetleri yüzünden dünya pazarlarında
halının saygın bir yeri kalmadığı için ,halılar olması
gereken değeri etmiyor artık. Peki bu para geçmiyorsa
dokuyucunu eline ne
kadar geçiyor? Onu da hesap edelim. Günümüzde vasat kalitede
bir ihraç malı seccadenin tamamının Milas pazarındaki değeri
60 $ olduğu göz önüne alınırsa, ve bir seccadede 10 kg lık
ipin kullanıldığı hesaba katılırsa ve 1kg ipin rayiç fiyatının
boyalı olarak 2 $ olduğunu düşünürsek, hesap ortaya çıkar.
Halının pazardaki rayiç fiyatı olan 60$ ,bundan 10 kilo ipin
parası olan 20 $ düşülürse geriye dokuyucunun eline 40$
kalmaktadır. Bu para onun 30 günlük emeğinin karşılığıdır.
Aynı sürede tarım işçisinin eline 210 $ geçtiğine göre,bir
halı dokuyucusunun değerinin sadece dokuma işçiliği
ile kıyasladığında 1/5 olduğu ortaya çıkmaktadır. Yüne
verdiği emek,eğirmeye verilen emek,boyamaya verilen emek, tezgah
kurmaya, çözgü çözmeye verilen emeklerde de göz önüne alınırsa
bu oran 1/10 a kadar düşer. YANİ
KISACA ,BİR HALI DOKUYUCUSUNUN GÜNÜMÜZDE EDER DEĞERİ ,BİR
TARIM İŞÇİSİNİN ONDA BİRİ OLUYOR. BU MANZARA KARŞISINDA
YURDUMUZDA EL HALICILIĞININ ŞANSI NE KADAR DIR DİYE SORGULAMANIN
ZAMANI GELDİ DE GEÇİYOR ARTIK.
Ayda
eline 40 $ veya günde
40 : 30 = 1.43 $ geçen sanatkarın sanatına elbette saygı
duyulmaz. Halı dokuma sanatı herkes tarafından becerilemeyen önemli
bir sanat dalıdır. Gelişmiş ülkelerde böyle bir sanatkarın
aylık ücretinin binlerce doları bulduğu düşünülürse ,işin
zavallılığı bir kez daha ortaya çıkar. Bu muhteşem sanat
dalı günümüzde değerini bulamadığı için kaybolmaya
mahkumdur. Sanatçı eline geçen günlük yevmiye ile bir
Amerikan hamburgeri bile alamadığına göre,açlıktan ölmemesi
mucize olur. Tabii bu işin şaka kısmı. BİZİMKİLER BULGUR YER ÖLMEMEYE ÇALIŞIRLAR. BATSIN BU DÜNYA
DER,ARABESK TÜRKÜLER İLE TESELLİ BULURLAR.
LANET OLSUN,BÖYLE ZAVALLIMI OLACAKTI BU
İŞİN SONU? DEMEK BİLE GELMİYOR İÇİMDEN. HALICILIK
VAKFI BAŞKANLIĞI YAPTIĞIM SIRADA TÜRK HALICILIĞININ SORUNLARI VE ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ İSİMLİ BİR ESER HAZIRLAYIP ZAMANIN HÜKÜMET YETKİLİLERİNE
SUNMUŞTUM. NE SEKTÖRDEN NE DE HÜKÜMETTEN BİR YANIT GELDİ.
ANCAK BEKLENEN YANIT YAŞAMIN VE İKTİSADİ HAYATIN REALİTESİ
OLARAK GÜNLÜK DOKUMA ÜCRETİNİN BİR HAMBURGER FİYATININ
ALTINA DÜŞMESİ OLARAK GELDİ. ÖNLEMLER ALINMAZSA BU ÜCRETE ÇALIŞACAK
İNSAN BULUNAMAYACAK. ÇARELERİN HENÜZ BİTMEDİĞİNİ DE
BURADA İFADE ETMEKTE YARAR VAR.
Sayfa
11
|