B)
Hammadde olayı ile ilgili adres sorunu ve çözüm önerileri :
Girişimci, tasarladığı üretim için gerekli yönlendirmeyi almış,
inançla ve şevkle işine koyulmak istiyor. İşe yeni başlayan bir
üreticinin ise, işi zor. Hammadde temini için deneme yanılmadan
başka seçeneği yok. Zincirin halkalarında sıhhatli bir iletişim
olmadığından tasarladığı ürünün, dünyada hangi ürünlerle rekabet
edeceğini bilmiyor, ayrıca bu işi de değil. Tüccar başka, üretici
başka, herkes kendi derdinde. Üretici el yordamı ile çevresinden
hammaddeyi temin edecek, malını üretecek, tüccar beğenirse alacak,
o da “pantolon uyduramadık, gömlek verelim” zihniyeti ile malı
satmaya çalışacak. Tüm bu aksaklıkları önlemek için bir merkezin
üreticiye bilgi desteği, yönlendirme vermesi şart. Bu merkezde ne
yapılacak, bunu da netleştirelim.
1.
Türkiye’de, hammadde üretimi yapan yörelerin ürün örnekleri,
evsafları, fiyatları toparlanıp sebep-sonuç ilişkileri yönünden
irdelenmeli, üreticiye yurt içi üretimle ilgili seçenekler,
şeffaf bir şekilde adresleri ile birlikte verilmelidir.
2.
Tasarlanan ürünle uyumlu hammadde üretimi yapan dünyada çeşitli
ülkeler ve bunların Türkiye’deki ithalatçıları hakkında bilgiler
üreticiye evsaf ve fiyat yönü ile aktarılmalıdır.
3.
Müracaat eden üreticiye, tasarımı ile ilgili hammaddeyi temin
edeceği adresleri, hem yurt içi hem yurt dışı olarak vermenin yanı
sıra danıştığı kuruluşun, konuyu toparlayan belirli standartta
yönlendirici raporu da verilmelidir. Bu rapor, tasarlanan tasarımı
anlatmalı, sorunları vurgulamalı, çözüm önerileri sıralamalı.
Çözümler içersinden önerdiği çözümü vurgulamalıdır.
C)
Hammadde ile ilgili slogan sorunu ve çözüm önerileri :
Türk halısının evsafını belirleyen hammadde son zamanlara kadar
yurdumuzdaki mevcut kaynaklardan temin edilmekte idi. Yeni yeni,
Yeni Zelanda yünü, Çin ipeği halıcılığımıza girmektedir. Ancak,
henüz üreticilerimiz bu yabancı kökenli hammaddelerle en iyi
evsafta nasıl bir alaşımın iyi neticeler vereceğini
bilmemektedirler. Bu da dene-yanıl metodu ile uzun vadede
öğrenilecek. Ancak, kaynak israfı devam edecek. Bunun tekstil
mühendisliği bilgileri ile çözümlenmesi, belirli standartların
belirli alaşım formülü ile günün, piyasanın şartlarına getirilip,
piyasalarımıza slogan olarak aktarılması pek de zor bir iş
değildir. Halı ihracatçıları ile üreticilerin yapacakları tekstil
mühendislerinin gözetimindeki birkaç toplantı ile bu slogan
sorununu çözmek mümkündür. Sloganın olmadığı yerde üretimi
sıhhatli bir şekilde patlatmak mümkün değildir.
D)
Hammadde ile ilgili stok sorunları ve çözüm önerileri :
Orta cesamette bir üretim planlayan kişinin 50 ile 200 ton
hammadde stoklamsı gerekmektedir. Üretimin kalite yönü ile
tutturulması için bu şarttır. Burada üretici büyük mali sorunlarla
karşılaşmaktadır. Banka faizlerinin % 150 olduğu bir ülkede bunca
parayı böyle bir stoka bağlayan üretici aptal durumuna
düşmektedir. Hükümetimiz desteğini bu konuda göstermeli,
üreticilere kapasitelerine göre hammadde stoklamaları için ucuz
kredi vermelidir.
Üretimin çeşitlendirilmesi ve piyasa ihtiyaçlarına cevap
verebilmesi için stok programlarının makro açıdan ele alınması
şarttır. Yaklaşık bir tahminle 10 milyon vatandaşımızı ekonomik
açıdan ilgilendiren el dokuması yaygı olayı, aynı zamanda önemli
bir kültür hazinemizi oluşturmaktadır. Bu kadar önem verip,
üzerinde titrediğimiz konuya dünya ölçülerinde bakarsak, komik
bir durum ortaya çıkmaktadır. Maalesef dünya el halıcılığındaki
yerimiz hala %3 civarındadır. Üretim, makro düzeyde planlanmazsa
bunu yukarı da çekmek mümkün gözükmemektedir. Üretimi artırmak
için hammadde sorununa belirli esaslar, üreticiye bilinçli ve bol
seçenekler sunmak esastır. Hammaddeye ulaşılacak kaynaklar net,
standartları da bir düzene kavuşturulursa, kısa zamanda
halıcılığımızın çehresi değişecektir. Bu konu “A” dan “Z”ye
pazarlama tıkanıklıklarını da kendiliğinden çözecektir.
E)
Hammadde konusunda parasal sorunlar ve çözüm önerileri:
Orta çapta bir üretimin, bir kalite standardı tutturabilmesi
amacıyla gerekli stok için, üreticinin ne gibi maliyetleri göze
alması gerektiğini daha önce belirtmiştik. Açık sübvansiyonların
verilmediği günümüz şartlarında, sübvansiyonların bu gibi
noktalara yönelmesi şarttır. Diğer yandan hedef, üretimin
maliyetini düşürmek, üretimi yaygınlaştırmak ve çeşitlemek,
kalitesini standartlaştırmak olduğuna göre, hammadde ithalatına
bazı kolaylıklar getirerek de mali açıdan üretime destek
verilebilir. Olayı, daha da geniş ölçekli ele alarak birtakım
çözüm önerileri de getirebiliriz.
Hammadde üretimi yapan besicileri yönlendirerek, teşvik ederek,
gerekli hammaddenin bol ve kaliteli üretimi sağlanabilir. Buraya
verilecek destekle, dünya pazarları için gerekli hammadde, fiyat
ve kalite yönü ile tutturulabilir. Bu aşamada döviz kazandırıcı
bir niteliğe bürünebilir. Bu şartlar sağlanırsa ithalata da gerek
kalmaz.
Tüm bu olayların çözümü için gerekli kalite, çeşidin
standardının tespiti şarttır. Bu standartlar belli olunca, süratle
durum tespiti yapılmalı, yurtiçi üretiminin ne ölçüde gerekli
talebe ihtiyaç verdiği gözden geçirilmeli, gerekiyorsa hammadde
üreticileri teşvik edilmeli, bu arada ithal ikamesinin yolları
aranmalıdır.
F)
Hammadde konusunda fiyat ile ilgili sorunlar ve çözüm
önerileri :
Halıcılıkta
kullanılan hammadde, çekilip, boyanıp kullanıma hazır hale
geldiğinde yöre pazarlarında alım satıma konu olan fiyatın
yaklaşık ¼’ü oranında maliyet içerir. Gerisi işçilik ve kârdır.
Yani köylü ipini boyanmış olarak hazır alsa bile bu malzemeyle
yapmış olduğu işçilik dolayısı ile 4 kat katma değer
yaratabilmektedir. Bu normal kalitede, normal işçilikte bir halı
için söz konusudur. Kullanılan ipin kalitesinde yapılacak bazı
değişikliklerle pazar fiyatında %50’ye varan artışlar elde etmek
mümkündür. Konuyu bir örnekle vurgularsak;Milas’ta normal piyasa
ipi ile dokunmuş bir halının yöre pazarında peşin alış fiyatı
1 milyon liradır. Aynı işçilik kalitesi, ancak üstün evsafta ve
desende dokunmuş aynı büyüklükteki başka bir halı da 1,5 milyon
liraya alıcı bulabilir. Bu iki halı kıyaslandığında, normal olan
halıda ip maliyeti girdisi 250 bin liradır. Üstün özellikli ipte
ise bu maliyetin, diğerinin 2 katı olduğunu, yani 500 bin lira
olduğunu varsayalım (realite bu oranın aşağısındadır.) 250 bin
liralık iple işçilik yapılıyor ve 750 bin lira gelir elde
ediliyor. Diğer yandan 500 bin liralık iple aynı işçilik ancak
farklı desen ve renk tasarımı ile 1 milyon liralık bir gelir elde
ediliyor. Yani gelir %33 oranında artabiliyor. İşte mevzuumuz bu.
Kabaca matematiğe döktüğümüz bu tablo, alınacak önlemlerle daha da
cazip hale getirilebilir. Bu hammadde girdiği ve yaratılan katma
değerin oranı işin bu püf noktasıdır.
Girdi maliyetlerini düşürebilmek için gerekli olan
önlemler şöyle özetlenebilir :
1.
Yurt içinde gerekli hammadde üretiminin talep standardında olması
ve kafi üretimin mevcut şartlarda yapılacak düzenlemelerle
maliyetinin düşürülmesi, maliyet düşürülmüyorsa bu aşamada
sübvanse edilmesi sağlanabilir. Günümüzde devlet ihracatı açıkça
sübvanse edemediğinden sübvanseyi hangi aşamada yapacağının
arayışı içindedir. İşte, konu bu açıdan da önem arz etmektedir.
2.
İthalat imkanlarının gözden geçirilmesi doğru malzemenin uygun
fiyatla ithalatı da girdi maliyetlerinin düşmesine yardımcı
olacaktır. Bu konuda da gümrük indirimleri vs. şeklinde
hükümetimiz konuya yardımcı olabilir.
Sayfa
3
|