3/8/2000
Kurbağanın intikamı
Adam
ilmi bir toplantıya katılmıştı. Toplantıda ilmin temeli olan
ölçülebilirlik,somut deliller vs. Tartışılmış,elli küsür
yıllık yaşamında daima savunduğu ilmi tezlere dayanan bir çok
mevzuyu dinlemiş ve görüş beyan etmişti. Toplantıdan çıkarken
anıları onu ansızın çok geriler götürdü.
1953
yılında dört yaşındaydı, Malatya’da oturdukları evin
biraz ilerisinden bir dere akıyordu. Yaz aylarında derenin suyu
azalıyor,derenin dibinde çeşitli su canlıları görülür
,tutulur vaziyete geliyorlardı. Çocuk ve yaşıtı olan arkadaşları
bu derenin kenarında çeşitli oyunlarla oynarken, aralarından
Mustafa isimli bir çocuk,derede gördüğü kurbağayı işaret
ederek, gelin kurbağayı ameliyat edelim dedi. Fikir bir anda
oynayan çocuklara cazip geldi. En yakın ev anılarına dalmış
olan adamın evi idi. Çocuk koşarak eve daldı. Bulduğu kör
bir bıçağı kaptığı gibi oynadıkları yerin yolunu tuttu. Bıçağı
Mustafa’ya uzattı. Mustafa bıçağın onun bıçağı olduğunu,bu
yüzden de ameliyatı kendisinin yapması gerektiğini söyledi.
Çocuk tereddüt edince. Mustafa korkuyor musun dedi. Çocuk çaresiz
korkmadığını gösterecekti.
Çocuk usulca dereye indi, kurbağa sakin yerinde duruyordu. Kurbağayı
yakalaması zor olmadı. Kurbağanın kaygan,yağlı hissi veren
derisinin sol avcunda bıraktığı ıslaklığı tüm hayatı
boyunca unutamayacaktı. Bütün çocuklar pür dikkat kesilmişler
çocuğun yapacaklarını izliyorlardı. Çocuk ameliyatın ne
olduğunu yarım yamalak duymuştu. Bebekler annenin karnından çıkıyordu.
Belki bu kurbağanın da bebeği karnındaydı. Kurbağanın karnına
bakmaya karar verdi. Bıçağı kurbağanın karnına batırınca,yeşil
bir sıvı sol elini kapladı. Kurbağa çırpınıyordu. Birden
yaptığı işten iğrendi. Kurbağayı dere yatağına koydu.
Hayvan ölmüştü. Çocuklar ona gururla bakıyorlardı. Kurbağayı
ameliyat etmişti.
Yaptığı işten hoşlanmazsa bile ,mağrur evinin yolunu tuttu,bıçağı
ve ellerini yıkadı. Tekrar oyun alanına geldi. Çocuklar kurbağa
olayını çoktan unutmuşlar,başka oyunlara dalmışlardı.
Aradan birkaç gün geçince çocuğun ellerinde siğiller belirmeye başladı.
Bir müddet sonra siğiller tüm ellerini kapladı. Sol eli silme
siğil olmuştu. Annesi babası derhal doktora götürdüler. Çocuk
doktorda kurbağa kestiğini anlattı. Doktor bir takım ilaçlar
ve krem verdi. Bunları kullanan çocuk,ellerinin iyileşmediğini
görerek dehşete düşüyordu. Anneannesi de çocukla birlikte
aynı evde yaşıyordu. İyileşmenin olmadığını görünce yaşlı
kadın bir öneri getirdi.
Yaşlı kadın birilerinden duymuştu,bir hoca vardı,o kalemle bir şeyler
yazıyor ve siğiller kayboluyordu. İster istemez çocuk ve
anneanne adamın yolunu tutular. Adamın suratını hatırlamıyordu
ama dilini hatırındaydı. Çünkü sabit kalem denilen bir kalem
türünü dili ile ıslatıyor ve çocuğun eline eski harflerle
bir şeyler yazıyordu. Bu durum çocuğa çok ilginç gelmişti.
İşlerini bitirip eve döndüklerinde herkes merakla olacakları
bekliyordu. Kimsenin pek fazla umudu yoktu. Aile başka neler yapılabileceğini
konuşuyordu. Elde o kadar fazla siğil vardı ki bunlarla teker
teker baş etmek mümkün değildi. Çocuğu da fazla telaşlandırmak
istemediklerinden,çocuğu sokağa oyuna gönderip öyle tartışıyorlardı.
Çocuğun arkadaşları da her gün ellerini inceliyor ve çeşitli
yorumlar getiriyorlardı. Birkaç gün içinde çocuğun elinde hiçbir
şey kalmadı,olayın izi bile yok olmuştu.
Adam yorum getiremediği bu olayı düşündükçe ilmin keşif edeceği
pek çok şeyin olduğunu düşündü. Bu olayın da ilmi bir açıklaması
olmalıydı.
Erdoğan ıldız
|