Erdoğan ILDIZ    Aydınlık Gazetesi - Makale İletişimİletişim
 
 

 Giriş  Yayınlar Genel Açıklama Sayfası
  Mesleki 
 
  Felsefi
  Hikaye
  Şiir

 Hikayelerim 1
Sayfalar
İçindekiler
1 2 3 4 5
6 7 8 9 10
11 12 13 14 15
16 17 18 19 20
21 22 23 24 25
26 27 28 29 30

 

 

  

3/8/2000

 

Kurbağanın intikamı

 

 

 

Adam ilmi bir toplantıya katılmıştı. Toplantıda ilmin temeli olan ölçülebilirlik,somut deliller vs. Tartışılmış,elli küsür yıllık yaşamında daima savunduğu ilmi tezlere dayanan bir çok mevzuyu dinlemiş ve görüş beyan etmişti. Toplantıdan çıkarken anıları onu ansızın çok geriler götürdü.

 

1953 yılında dört yaşındaydı, Malatya’da oturdukları evin biraz ilerisinden bir dere akıyordu. Yaz aylarında derenin suyu azalıyor,derenin dibinde çeşitli su canlıları görülür ,tutulur vaziyete geliyorlardı. Çocuk ve yaşıtı olan arkadaşları bu derenin kenarında çeşitli oyunlarla oynarken, aralarından Mustafa isimli bir çocuk,derede gördüğü kurbağayı işaret ederek, gelin kurbağayı ameliyat edelim dedi. Fikir bir anda oynayan çocuklara cazip geldi. En yakın ev anılarına dalmış olan adamın evi idi. Çocuk koşarak eve daldı. Bulduğu kör bir bıçağı kaptığı gibi oynadıkları yerin yolunu tuttu. Bıçağı Mustafa’ya uzattı. Mustafa bıçağın onun bıçağı olduğunu,bu yüzden de ameliyatı kendisinin yapması gerektiğini söyledi. Çocuk tereddüt edince. Mustafa korkuyor musun dedi. Çocuk çaresiz korkmadığını gösterecekti.

 

Çocuk usulca dereye indi, kurbağa sakin yerinde duruyordu. Kurbağayı yakalaması zor olmadı. Kurbağanın kaygan,yağlı hissi veren derisinin sol avcunda bıraktığı ıslaklığı tüm hayatı boyunca unutamayacaktı. Bütün çocuklar pür dikkat kesilmişler çocuğun yapacaklarını izliyorlardı. Çocuk ameliyatın ne olduğunu yarım yamalak duymuştu. Bebekler annenin karnından çıkıyordu. Belki bu kurbağanın da bebeği karnındaydı. Kurbağanın karnına bakmaya karar verdi. Bıçağı kurbağanın karnına batırınca,yeşil bir sıvı sol elini kapladı. Kurbağa çırpınıyordu. Birden yaptığı işten iğrendi. Kurbağayı dere yatağına koydu. Hayvan ölmüştü. Çocuklar ona gururla bakıyorlardı. Kurbağayı ameliyat etmişti.

 

Yaptığı işten hoşlanmazsa bile ,mağrur evinin yolunu tuttu,bıçağı ve ellerini yıkadı. Tekrar oyun alanına geldi. Çocuklar kurbağa olayını çoktan unutmuşlar,başka oyunlara dalmışlardı.

 

Aradan birkaç gün geçince çocuğun ellerinde siğiller belirmeye başladı. Bir müddet sonra siğiller tüm ellerini kapladı. Sol eli silme siğil olmuştu. Annesi babası derhal doktora götürdüler. Çocuk doktorda kurbağa kestiğini anlattı. Doktor bir takım ilaçlar ve krem verdi. Bunları kullanan çocuk,ellerinin iyileşmediğini görerek dehşete düşüyordu. Anneannesi de çocukla birlikte aynı evde yaşıyordu. İyileşmenin olmadığını görünce yaşlı kadın bir öneri getirdi.

 

Yaşlı kadın birilerinden duymuştu,bir hoca vardı,o kalemle bir şeyler yazıyor ve siğiller kayboluyordu. İster istemez çocuk ve anneanne adamın yolunu tutular. Adamın suratını hatırlamıyordu ama dilini hatırındaydı. Çünkü sabit kalem denilen bir kalem türünü dili ile ıslatıyor ve çocuğun eline eski harflerle bir şeyler yazıyordu. Bu durum çocuğa çok ilginç gelmişti. İşlerini bitirip eve döndüklerinde herkes merakla olacakları bekliyordu. Kimsenin pek fazla umudu yoktu. Aile başka neler yapılabileceğini konuşuyordu. Elde o kadar fazla siğil vardı ki bunlarla teker teker baş etmek mümkün değildi. Çocuğu da fazla telaşlandırmak istemediklerinden,çocuğu sokağa oyuna gönderip öyle tartışıyorlardı.

 

Çocuğun arkadaşları da her gün ellerini inceliyor ve çeşitli yorumlar getiriyorlardı. Birkaç gün içinde çocuğun elinde hiçbir şey kalmadı,olayın izi bile yok olmuştu.

 

Adam yorum getiremediği bu olayı düşündükçe ilmin keşif edeceği pek çok şeyin olduğunu düşündü. Bu olayın da ilmi bir açıklaması olmalıydı.

 

 

Erdoğan ıldız

 

 


 

1 2 3 4 5 6 7 8
 
 

 
 

17 18 19 20 21 22 23 24
 
 

25 26 27 28 29 30    
 
 


 

© Erdoğan ILDIZ, Her hakkı saklıdır, yazılı izin olmadan çoğaltılamaz ve dağıtılamaz