3/8/2000
Şeyda
Ailesi
İstanbul’dan görevle gelmiş,bizim mahallenin ve aynı zamanda
Malatya’nın en yüksek binası olan Ali beyin beş katlı
apartmanının en üst katındaki teraslı daireye yerleşmişlerdi.
1950 li yılların sonuydu. Kızın aşrı kısa etekle dolaşması
birden herkesin dikkatini çekmişti. Kız bizlerle yaşıttı.
Hepimiz ilk okul 3. Veya 4. Sınıftaydık. O günlerde Malatya eteğinin
altından külotu görülebilen
bir kıza henüz rastlamamıştı. Kızın sütün gibi beyaz
bacaklarını gören,sarışın saçlarına bakan tüm mahalle yaşıtları
kıza aşık olmuştu.
Kız mahalle çocuklar arasına pek karışmıyor,oyunlarımızı binanın
terasından izliyor,biz de aşağıdan onun bacaklarını
seyrediyorduk. Kızın evinden tüm mahalle rahatça görülebiliyordu.
Ferhadiye mahallesi Malatya hükümet konağının arkasında
bulunuyordu. Kızın oturduğu bina ile hükümet konağı arasında
kocaman boş bir alan vardı. Çocuklar buraya tarla diyorlardı ve
bu alanda tüm oyular
oynanıyordu. Alanın etrafı akasya ağaçları ile çevrili idi. Hükümet
konağından yana da kocaman bir ceviz ağacı bulunmaktaydı
tarlada.
Tarlada özellikle çift kale futbol maçları çok heyecanlı geçiyordu.
Diğer mahalleler ile zaman zaman yapılan mahalle kavgaları da
genellikle bu arenada oluyordu. Çember çevirme ,ateş yakma gibi
oyunlarında mekanı burasıydı. Çeşitli yaşlardaki erkek çocuklar
burada yaşıtları ile kümeleşerek ayrı guruplar halinde
oynarlardı. Ceviz ağacının üzerinde Tarzancılık oynamak ise
cesaret isteyen bir işti.
Tarzancılık oyununda benden üstün kimse yoktu. Bir maymun gibi daldan
dala atlayarak tüm ceviz ağacını dolanıyordum. Beni o güne
kadar ceviz ağacının üstünde yakalayan olmamıştı. En uç
noktalardaki cevizi bile toplar afiyetle yerdim. İstediğim gibi
ulaşamadığım tek bir dal vardı,bu dal ali beyin apartmanı
istikametindeydi,ona ulaşmak içinde çaktırmadan devamlı
antrenman yapıyordum.
Okullar tatil olmuştu. Olgunlaşan cevizlerin yeşil kabuklarını parçalayarak
olgunlaşmaya yüz tutmuş ceviz içlerini yedikçe, ellerimiz kınalı
gibi,kahverengi ve siyah arası bir renk alıyordu. O gün hava çok
sıcaktı. Öğlen yemeğinden sonra tarlaya geldiğimde tarlada in
cin top oynuyordu. Doğru ceviz ağacına gittim,orası nispeten
serin oluyordu. Biraz ceviz toplamak biraz da antrenman yapmaktı
planım. Önce antrenman yapmak istiyordum,ceplerimi ağırlaştırdıkça,hareketlerimin
zorlaşacağını düşündüm. Önce birkaç tur attım ağaçta,kaslarımın
açıldığını hissedince daldan dala maymun gibi atlayarak,zor
olan dalın önüne geldim. Tüm dikkatimi atlayışa çevirerek o
dala doğru hamlemi yapmıştım ki, Şeyda birden balkonda göründü.
Onu görmemle birlikte tüm konsantrasyonum bozuldu.
Gözümü açtığımda bir hastahane odasında olduğumu gördüm. Annem
yanımdaydı. Sevinçle bana sarıldı. Yedi gündür başımdan ayrılmamıştı.
Yedi gün süren komadan çıkma ümidimin zayıf olmasına rağmen,ısrarla
baş ucumda bekleyen annem yaradana dualar ediyordu. Yataktan kalkıp
tuvalete gitmem gerekti. İdrarımdan kan geliyordu. Ayrıca kafatası
kemiğim garip bir şekilde kafama gömülüyordu bastırılınca.
Mahalleye döndüğümüzde hikayemin yarım kalan kısmını da arkadaşlardan
öğrendim. Ben ceviz ağacından düştükten sonra ,durumu şeyda
dahil kimse fark etmemiş. Mahallenin büyük çocuklarından biri
serinlemek için ceviz ağacının dibine gelince beni fark etmiş,baygın
ve yaralı olduğumu gören genç derhal yardım istemiş ve aileme
haber iletmişler.
Kafamdaki yumuşaklığı merak eden arkadaşlar ,teker teker kafamı
elliyorlardı. Artık iyileşmiş sayılırdım ,oyun oynayan arkadaşların
arasına katılmak üzere tarlaya indim. Tam oyuna başlamak üzereydik
ki Şeyda balkonda belirdi,bir müddet dalgın dalgın tarlaya baktı,sonra
el sallamaya ,işaret etmeye başladı. Beni çağırıyordu. Yavaş
yavaş apartmanın kapısına doğru yürüdüm. Şeyda da aşağı
inmişti. Bana geçmiş olsun dedi. Sonra utangaç bir tavırla gülümseyerek,kafama
dokunmak istediğini belirtti. Anlaşılan kafa tasımın enteresanlığını
duymayan kalmamıştı. Ben de kafamı ona doğru eğdim. Korkarak
kafama dokundu,tekrar geçmiş olsun dedi ve apartman da kayboldu.
Şeydalar o yaz sonu taşındılar,ancak mahallemizden pek çok
kişinin hatıralarında yaşamaya devam ediyorlar.
Erdoğan ıldız
|