Erdoğan ILDIZ    Aydınlık Gazetesi - Makale İletişimİletişim
 
 

 Giriş  Yayınlar Genel Açıklama Sayfası
  Mesleki 
 
  Felsefi
  Hikaye
  Şiir

 Hikayelerim 1
Sayfalar
İçindekiler
1 2 3 4 5
6 7 8 9 10
11 12 13 14 15
16 17 18 19 20
21 22 23 24 25
26 27 28 29 30

 

 

  

15/11/2000

Servet

Bin dokuz yüz yetmişli yıllarda el halısı piyasasında imalat sektörü günümüzdeki kadar çeşitlilik arz etmiyordu. Yoğun imalatı olan Isparta,Kayseri,Ladik,Hereke tipi halılar genellikle iç piyasaya hitap eden halılardı. Yurt dışına ihraç edilen halılar Milas,Yağcıbedir,Yahyalı ve benzeri tip olan geleneksel halılar ve eski Anadolu köy halıları ve kilimleri idi. İhraç kalemi olan bu malların toplanması son derece güç bir işti. Bu halı ve kilimlerin dokunduğu yöreleri tek tek dolaşmak,kısıtlı sayıda olan bu malları görerek almak gerekiyordu. 

 

O yıllarda ihraç imkanları da kısıtlıydı. Tüm ihracatçıların toplam ihracatı 50 milyon doları bulmuyordu. Yetmişli yılların sonuna doğru hükümet ithalatçıların döviz talebini karşılayamayacak duruma düşünce,kendi dövizini kendin bul kampanyasını başlattı. Hükümet terör,anarşi ve hükümetteki istikrarsızlıklardan bitap düşüp “ 70 cente muhtaç “ duruma gelmişti. Çaresiz kalan sanayici ihtiyacı olan hammaddeyi,makine ve aksamlarını ithal edebilmek için ihraç değeri olan ürünlere saldırarak işini halletmenin telaşına düştü. Sistem şöyle işliyordu. Sanayici yurt dışında para eden malı elinde bulunduran kişilerle temas kuruyor,örneğin bu halıcı,tekstilci ,kuruyemişçi,bakliyatçı,vs gibi kişiler olabiliyor. Bunların malını alabilecek yurt dışı bağlantılar sağlıyor,satılan malın karşılığında hak edilen döviz kadar da ithalat yapma şansını elde ediyordu.

 

Ülkede bu istikrarsız hava sürerken halıcının dükkanına gençten birkaç adam giriverdi. Adamlar daha çaylar içilmeden hemen söze girdiler. Bir arkadaşları halıcıyı tavsiye etmiş onlar da gelmişlerdi. İki milyon dolarlık mal almak istediklerini ve halıdan anlamadıklarını söylediler. Halıcı hakkında iyi referans edindiklerini,kendisine güvendiklerini belirterek malı 1 ay içinde teslim almak istediklerini söylediler. Adamlar söyledikleri miktarda çekleri bırakıp,çaylarını içip ayrıldıktan sonra,halıcı bu kadar büyük bir miktarda malın bu kadar kısa bir sürede nasıl toplanacağının derdine düştü.

 

Önünde birkaç problem vardı. Bunlardan birisi şuydu: kapalıçarşı içinde ve dışında bulunan mağazalarında çalışan ekiplerde Anadolu’ya mal alımına çıkmış hiç kimse yoktu. Bu güne kadar bu işi hep kendi yapmıştı. Yıllarca Anadolu’yu köy köy gezmiş halı toplamış,büyük bir ün yapmıştı. Ancak tüm yörelere kendisinin gidip bu kadar büyük miktarda halıyı bu kadar kısa bir sürede toplaması imkansızdı. Mecburen ekibindeki kabiliyetli kişilerden bir tim oluşturması gerekiyordu. Diğer bir problem de karısı idi. O yıllarda Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı kökenli tatil köyleri Türkleri tesislerine almıyorlardı. Bu aşağılayıcı tavır,yurtta sancı doğurunca Türklerin de kısıtlı sayıda kabulü gündeme gelmişti. Diğer yandan halıcının hanımı Hollanda asıllı olduğundan rezervasyon yapması daha kolay olmuştu. Antalya da o yıllarda İtalyanların Kemerde işlettikleri Valtur tatil köyüne 1 haftalık rezervasyon yaptırmıştı. Bu tatili iple çekiyordu. Şimdi kalkıp karısına ben tatile gelemeyeceğim dese çıngar çıkacaktı. Bu yüzden hemen dükkanlarda halı açıcısı olarak çalışan yancı diye çağırdıkları kadrodan bir ekip oluşturarak sarnıçlı handaki merkez dükkanda topladı.

 

Merkez dükkanda toplanan gençlerin bir kısmı daha askerliklerini bile yapmamış,Anadolu’yu hiç bilmeyen gençlerdi. Halıcı ekibine görevi anlattı. Kimi sındırgıya,kimi Antalya’da Döşemealtı köylerine,kimi Milas’a,kimi Malatya’ya,kimi Yahyalıya gidecekti. Gittikleri yörede halıcının kendilerine söylediği adamı bulacaklar ona halıcının selamını iletecekler,onunla birlikte köylerden ne bulurlarsa toplayacaklardı. Buraya kadarını hepsi iyi anlamıştı. İçlerinden Dıgıl Avni lakaplı,kısa boylu,ürkek genç can alıcı soruyu soruverdi. Peki malları hangi para ile alacaklardı,buna açıklık getirilmemişti. Halıcı Dıgıl Avni ye dönerek “ Sen halıları al karşılığında benim selamımı söyle,o para yerine geçer “ dedi.

 

Halıcı vazife taksimi yaptıktan sonra,hanımı ile tatile çıktı. Kadının üzülmesini istemiyordu ama çaktırmadan da işleri takip ediyordu. Tatil esnasında merkezden gelen haberlere göre sadece bir kişi yörelerine gelip te halıcı namına mal toplayan genç hakkında ranseman istemişti. Bu her şeyin yolunda gittiğine dair iyi bir işaretti.

 

Tatil dönüşü yörelerden dönmüş olan ekipte en enteresan hikayeyi Dıgıl Avni anlatıyordu. O Sındırgıya gitmiş,oradan da halıcının görmesini istediği Karakaya muhtarının yanına geçmiş. Bir kayanın dibine inşa edilmiş olan köyün kahvesinin önüne geldiğinde yanında para olmadığı için tir tir titremeye başlamış. İçeri girmeye bir türlü cesaret edememiş. Kahvedekiler bu çelimsiz titrek gencin tereddütlü halini görünce içeri çağırmışlar. Muhtar kendini tanıtıp ne istediğini sormuş. O da muhtarı görmeye geldiğini,halıcının kendisini halı almak için gönderdiğini,para da vermediğini,sadece selam gönderdiğini arka arkaya sıralamış. Muhtar Dıgıl Avniye dönerek bak sana ne göstereceğim demiş. Köylülerden kara kaplı defteri getirmesini isteyerek,defterde halıcının ismini bulmuş. Bak bakalım ne yazıyor burada diyerek defteri dıgıl’a uzatmış. Dıgıl ismin karşısında “ hükümet gibi adam “ ibaresini okuyunca başının göklere değdiğini hissetmiş. Ondan sonra ne korku,ne çekingenlik kalmış. Köylerde ne bulduysa kamyona doldurarak İstanbul’a getirmiş. Şimdide bu macerasını önüne gelene anlatıyordu.

 

O gün Anadolu’ya çıkan gençlerden bir  çoğu bu gün halı piyasasında kendi başına iş yapıyor. Ancak bir çoğu kara kaplı deftere “  hükümet gibi adam ” ibaresini yazdıramadı. Serveti kazançta aradılar,piyasayı çarptılar. O Anadolu seyahatinin güzel anısından maalesef ders almadılar. İtibarın servet olduğunu unuttular. Oysa o tarihte yaşanan onlar için güzel bir dersti. Patronlarına itibarı yüzünden iki milyon dolarlık sipariş gelmiş,o da tek kuruş harcamadan malı piyasadan itibarı ile toplamıştı. İşte servet buydu.

 

Erdoğan ıldız

 

 


 

1 2 3 4 5 6 7 8
 
 

 
 

17 18 19 20 21 22 23 24
 
 

25 26 27 28 29 30    
 
 


 

© Erdoğan ILDIZ, Her hakkı saklıdır, yazılı izin olmadan çoğaltılamaz ve dağıtılamaz