Erdoğan ILDIZ    Aydınlık Gazetesi - Makale İletişimİletişim
 
 

 Giriş  Yayınlar Genel Açıklama Sayfası
  Mesleki 
 
  Felsefi
  Hikaye
  Şiir

 Hikayelerim 1
Sayfalar
İçindekiler
1 2 3 4 5
6 7 8 9 10
11 12 13 14 15
16 17 18 19 20
21 22 23 24 25
26 27 28 29 30

 

 

  

22/8/2000

Bisiklet

 

 

 

O yıl Paris’te  başlayan öğrenci hareketleri,oradan  Avrupa’nın çeşitli başkentlerine yayılmış,İstanbul’u da içine almıştı. Takvimler 1968 yılını gösteriyordu. Üniversite öğrencilerinin masum küçük rahatsızlıkları vardı. Harçlardan,yurtlardan ve benzeri konulardan şikayetçilerdi. Hükümet sorunlarına duyarsız kaldıkça kuduruyorlar,gösteri yürüyüşleri,üniversite işgalleri,formlar yapıyorlar,isteklerini üniversite yönetimi ve hükümete kabul ettirmeye uğraşıyorlardı.

 

Kayıt ve imtihan harçları ile yurt problemleri ağır basıyordu. Birçok fakir öğrencinin harçları ödeyecek gücü olmadığı gibi,kalacak yurt bulmak da oldukça zordu. Pek çok yerde öğrenciye kiralık ev bulmakta imkansızdı. Bu şartlar öğrencileri zorluyor,onlar da hükümetin dikkatini bu konulara çekmek istiyorlardı.

 

O kargaşa ve patırtı gürültü arasında, üniversitede kayıt kuyruğunda bir genç dalgın dalgın çevresine bakarken kayıt harcı için getirdiği parasını sıkı sıkıya elinde tutuyordu. Bir gün önce liseye geçtiği yaz olan 1963 yılı yazında aldığı ve tüm lise yaşamı boyunca anılarını süsleyen bisikletini  satmış,harç parasını denkleştirmişti. Şimdi anılarında bisikleti aldığı o yaz aylarına gittiğinden çevresinde olana bitene aldırış etmeden kuyrukta öylece ilerliyordu.

 

Ortaokul bitirme imtihanlarını başarı ile veren çocuk,çok yorgun olmakla birlikte ,çok ta mutluydu. Bir dönemi daha geride bırakmıştı. Hem çalışıp hem okuyor,İsviçre’ye çalışmaya giden anasına,babasına mahcup olmamak için azami gayreti gösteriyordu. Kendi yaşamını düzgün sürdürmesi icap ettiği gibi yaşlı bunamış,hasta anneannesine de bakmak zorundaydı. Yaşıtları olan mahalle arkadaşlarının altına bisikletler alınan karnelerden sonra çekilmişti bile. Onun bisiklet alacak parası olmadığı gibi geliri zar zor geçinmesine yetiyordu. Şimdi okul bitmiş yaz dönemi başladığı için bütün gün çalışabilirdi. Kafasına koymuştu bu yaz kazandığı para ile bir bisiklet alacaktı.

 

Daha önceleri sem pazarlarında çorap,sebze vs. Gibi değişik ürünler satmıştı. Ancak bu yaz daha karlı bir şey satmak istiyordu. Bu yüzden semtlerinde kurulan çarşamba pazarının yolunu tuttu. Pazar araştırması yapacaktı. Tek tek bütün tezgahları inceledi. Günün sonunda kararı kesindi ucuz çok kullanımlı sabun satacaktı. Hem bulaşığa,hem çamaşıra,hem banyoya kullanılabilecek ucuz bir sabunu kimse satmıyordu. Tezgahlarda lüks sabunlar vardı ve fiyatları oldukça pahalıydı. O devirde deterjan kullanımı da pek yaygın değildi ve onlar da pahlıydı. Onun sabununu herkes alabilmeliydi.

 

Ertesi gün kaçak olarak haremden arabalı vapurla karşıya geçti. Bunu adet edinmişti, vapura,banilyo trenine,tramvaya verecek parası yoktu. Vapurda herkes binerken o iniyor,bilet toplayan memurlar çekildikleri için hiçbir sorunla karşılaşmıyordu. Doğru Unkapanındaki hal binasının yolunu tuttu. Halin yanındaki dar sokaklarda çeşitli ürünleri toptan satan bir çok dükkan bulunmaktaydı. Burada ev için gerekli her tür gıda  ve diğer eşyayı  toptan temin etmek mümkündü. Önce çarşıyı bir güzel dolaştı. Gözüne kestirdiği hiçbir ürün bulamayınca aradığı tip sabunu nerede bulabileceğini esnafa sormaya başladı. Aldığı yanıtlar hep kartalda bulunan kep kep sabun fabrikasının aradığı adres olduğunu gösteriyordu.

 

Pazar araştırması ile geçen günün ardından sabah erkenden kalkıp,kilitli küçük sandığını çıkardı. Bu sandığı kendi eli ile inşaat kerestelerinden yapmıştı. Bu sandık onun bankası gibiydi. Tüm birikimi buradaydı. Parsını saydı. Tas tamam elli iki lirası vardı. İki lirayı tekrar sandığa yerleştirdi. Elli lirayı cebine koyup oturduğu Selimiye’den Haydarpaşa istasyonunun yolunu tutu. Kaçak olarak bindiği banilyo treni ile kartala geldi. Banilyo treninde kaçak gitmek vapura nazaran zordu. Kondüktörü iyi takip etmek gerekiyordu. O hangi vagonu denetliyorsa istasyonlarda trenden inip,ters istikametteki vagonlara binmek gerekiyordu.

 

Sora sora Kep Kep sabun fabrikasını bulmak zor olmadı. Kocaman bir fabrikaydı. Kocaman da bir kapısı vardı. İki kanat halindeki fabrika kapısı kayarak iki yana doğru açılıyor tüccar malı buradan kamyonla çekiyordu anlaşılan. Sağ kanatın ortasında da ziyaretçilerin girebilmesi için küçük bir kapı mevcuttu. Çocuk bu kapıya yöneldi yumruğu ile kapıyı çalmaya başladı. Çok geçmeden kapıda bir bekçi göründü. Bekçi küçük çocuğa şaşkın şaşkın bakarak ne istediğini sordu. Çocuk kararlı bir ifade ile sabun almaya geldiğini söyleyince,çocuğu kovup,kovmama arsında bocalayan bekçinin yüz ifadesi değişti. Çocuk tekrar,mal alacağını kesin bir tavırla belirtince bekçi ister istemez satış yetkilisini çağırmak mecburiyetinde kaldı.

 

Gelen adam babacan tavırlı bir adamdı,sonradan müdür olduğunu öğrendiği bu adama çocuk isteğini bir daha tekrarladı ve elinde tutuğu parasını uzattı. Unkapanında sabun fiyatlarını öğrenmesine rağmen,fiyatı bir de müdürden öğrenmek istedi. Fiyat çok makuldü. Ancak pahlı bulmuş gibi davranmak istemesine rağmen dev fabrika karşısında pazarlık gücünün olmadığını müdürün yüz ifadelerinden anladı ve nazlanmayı kısa kesti. Ancak parayı alan giden müdürün arkasından “ sabunlar kuru olsun amca “ diyebildi. Çünkü kilo ile satılan sabunların yaş olanları ağır çekiyor,kurudukça fire veriyordu. Suya para vermeye hiç niyeti yoktu.

 

Bir amerikan bezi  çuval içine doldurulmuş elli liralık sabun, yapılı bir hamal tarafından kapıya getirildi. Bekçi ve hamal şaşkın bakışlarla çocuğun bu çuvalı nasıl götüreceğini düşünürken,çocuk çuvalı kaptığı gibi ensesine oturttu. Çuval ağırdı ama,çocuk ta idmanlıydı. Yıllardır barfiks çalıştığından dolayı kasları oldukça gelişmişti. Yürüyerek kartal tren istasyonuna doğru gitti. İstasyon oldukça uzaktaydı. istasyona varınca biraz nefeslendi,tekrar kaçak olarak trenle  Güzelyalı istasyonuna kadar sabun çuvalı ile gelip orada kurulan pazarda tezgahını kurdu. Limon satan bir esnaftan bir limon sandığını alıp ters çevirince sabunlarını yığacak bir tezgah oluşmuştu. Kısa zamanda ucuz sabunlar alış veriş eden kadınlar tarafından kapışıldı. İş karlıydı.

 

Ertesi günler de aynı şekilde Asya yakasında olan semt pazarlarına ucuz sabun taşıyıp durdu. Her şey pek güzeldi ama boynuna koyduğu sabun çuvallarındaki sert sabunların kenarı ensesini yara yapmış,her gün taşınan çuvallar yaranın iyeleşmesine fırsat vermediği gibi yarayı gün be gün daha da beter yapmıştı. Yaranın geçmesini beklemek zaman ve kazanç kaybı olacaktı. Birkaç çuvalı alacak parası da birikmişti. Ufak bir kamyonet tutup,daha yüklü miktarda mal almaya karar verdi. Bunu yapmadan evvel ahbap olduğu limoncularla konuşup konsinye mal vermeyi teklif etti. Limoncular genellikle şarapçı, yaşlı, pazarcılardı. Hepside gün görmüş,kamil,namuslu adamlardı. Teklifini hoş karşıladılar,para bağlamayacaklar çocuk sabunları ayaklarına kadar getirecek onlar da çocukla aynı fiyattan satacaklar,satıştan % 20 civarında da para kazanacaklardı. Çocuk limoncuların sattığı sabunlardan daha az kazanacak ancak sürümden daha çok kar edecekti. Diğer yandan sabunları sırtında taşımayarak yarasının geçmesini sağlayacak ve işinden olmayacaktı.

 

Kararını aynen uyguladı. Artık küçükte olsa kamyonetİle fabrikanın kapısına dayanıyordu. Müdürden bir müddet sonra iyi bir ıskonto da koparınca keyfine diyecek yoktu. Akşamları ise oturduğu semt olan Selimiye’nin yazlık sinemasında yer gösteriyordu. Boynundaki yaradan dolayı boynuna şık bir mendil bağlıyor,kovboy gibi geziyordu. Yaz bol kazançlı geçmişti,bir müddet sonra istediği bisikleti aldı. Şimdi onu harç parası için satmanın burukluğunu yaşıyordu. Ancak İstanbul aynı İstanbul değil,kendisi de ortaokuldan mezun olmuş çocuk değildi. Ne bisiklete binilecek mekan kalmıştı,ne de bisiklete binen. Harç parasını görevliye uzatırken hangisine üzüleceğini bilmiyordu.

 

Erdoğan ıldız

 

 

 

1 2 3 4 5 6 7 8
 
 

 
 

17 18 19 20 21 22 23 24
 
 

25 26 27 28 29 30    
 
 


 

© Erdoğan ILDIZ, Her hakkı saklıdır, yazılı izin olmadan çoğaltılamaz ve dağıtılamaz