|
22/10/2000
Tokatcı
O
yaz tatillerinin bir kısmını yurt dışında geçirmeye karar
veren genç çift Romanya’nın Köstence şehri yakınlarındaki
bir otel için turizm şirketinden yer ayırmışlardı. Gurup
vapura İstanbul’dan binecek,Köstence’de indikten sonra
otobüsle otele transferleri yapılacaktı. Otel deniz kenarında
batılı turistlere göre standardı ayarlanmış bir oteldi.
İstanbul’dan
yola çıkan gurup kısa zamanda bir birleri ile kaynaşmıştı.
yolculuk zevkli geçiyordu. Genç adamın karısı Hollandalı
olmasına rağmen iyi Türkçe konuştuğundan gurup içinde
güçlük çekmiyordu. Otele geldiklerinde odaların fena olmadığını
gördüler. Ancak yemekler ve servis bir felaketti. O zamanlar
yani 1977 yılında Romanya komünist bir ülkeydi. Bu rejim altında
ülke pek çok şeyin sıkıntısını çekiyordu. Ülkede pek
çok şey yasaktı. İşletmeler devletin malı olduğu için
servis olabildiğince bozuktu. Devletin dolara verdiği kur ile
karaborsada verilen kur arasındaki fark oldukça yüksekti.
Çevreye alışmayla geçen birkaç gün sonrasında guruptan bir
çok kişi paralarını plajda onu bunu satan Türkçe konuşan
çingenelere iyi fiyatla bozdurmuşlardı. Genç karı koça
birkaç gün denize girmişler,alış verişle ilgilenmemişlerdi.
Deniz kenarı hep şişman ,şekilsiz,yaşlı Avrupalı turistler
ile doluydu. Romanya’ya turlar ucuz olduğu için Avrupa’nın
fakir yaşlı kesimi buraları doldurmuştu. Çıplaklar kampı
ise başka bir rezaletti. Giyinik olarak bile bakılamayan bu
insanları çıplak seyretmek mide istiyordu. Genç çift birkaç
gün sonra deniz yerine Köstence’yi , Bükreş’i ve Braşov’u
gezmeyi yeğlediler. Bu geziler için Romen parasına ihtiyaç
duyuyorlardı. Guruptaki arkadaşlardan paralarını nasıl ve
nerede bozdurduklarını bir daha sordular. Adres belliydi. Sahile
gidecekler,Türkçe konuşan çingeneleri bulacaklardı. Öyle de
yaptılar. Ne şans ki ortada döviz bozan ne çingene ne de başka
ırktan biri vardı. Genç adamın kapalı çarşıda işi olduğundan
o para ticareti yapanları nerede bulacağını biliyordu.
Köstence’ye indiklerinde tren istasyonunun çevresinde dolaştıklarında
muhakkak change yapan birileri çevrelerini alacaktı. Ertesi gün
Köstence’ye gitmeye karar verdiler.
Köstence’de doğru tren istasyonuna gittiler, biraz oralarda dolaştıklarında
gençten bir adam peşlerine takıldı. Bir müddet sonra yavaşça
genç karı kocanın yanına sokularak “ do you want to change
money “ diyerek para bozdurup,bozdurmayacaklarını sordu. Genç
adam kuru sorunca ,adam ona çok iyi bir kur söyledi. Yalnız
burası çok tehlikeli her yerde polis var change işini burada
yapamayız dedi ve kendini takip etmelerini istedi. Genç çift
adamın peşine takıldılar ve bir parka geldiler. Adam kaç para
bozdurmak istediklerini sorunca 100 dolar bozdurmak istediklerini
belirttiler. Tedbirli olmaları gerekiyordu. Birden bire fazla
para bozdurmayı riskli görmüşlerdi. Genç adam Kapalıçarşıdan
kapkaççıların metotlarını çok iyi biliyordu. Önce paraları görmek istedi. Adam onların
gözleri önünde parayı saydı ve para tomarını avcunun
içinde tutu. Tam genç adam cüzdanından parayı çıkarıyordu
ki. Change yapan adam sinirli sinirli çabuk olun karşıdaki adam
bizi süzüyor,polis olabilir başımız derde girecek dedi. Genç
çift adamın işaret ettiği yöne baktıklarında adamın
birinin onları kolladığını gördüler. Hemen süratle
ellerindeki yüz doları adama uzatıp,adamın uzattığı tomarla
parayı aldılar. Para tomarına göz atacak vakit bulamadan
change yapan adam toz olmuştu. Tomarı açtıklarında üstteki
Romen parasının altında sadece gazete kağıtlarının olduğunu
gördüler. Adam işi çok iyi tezgahlamıştı. Parayı karşılarında
sayarken gerçek parayı sağ elinin avcunda tutmuş,polis ayağı
ile genç çifti şaşırtarak,daha önce hazırladığı üstte
para altında gazete kağıdı
olan tomarı sol eli ile cebinden çıkarıp genç çifte vermişti.
Genç çiftin başından pek çok olay geçmişti ama bu kadar
mükemmelini hiç görmemişlerdi. Adamı sanatından dolayı
tebrik ettiklerini bir birlerine söyleyerek kahkahalara boğuldular.
Erdoğan ıldız
|